İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://gcris.khas.edu.tr/handle/20.500.12469/51
Browse
Browsing İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 61
- Results Per Page
- Sort Options
Article Citation Count: 02000’li Yıllarda Yapısal Dönüşüm ve Emeğin Durumu(DİSK Birleşik Metal-İş, 2019) Orhangazi, ÖzgürTürkiye ekonomisi 2000’li yıllarda büyük bir yapısal dönüşüm yaşamış ve tarımın milli gelir ve istihdam içerisindeki payı hızlı bir biçimde düşmüştür. Bu süreçte proleterleşme artmış ve Türkiye giderek daha fazla bir ‘ücretliler toplumu’ haline gelmiştir. Ne var ki ekonominin ve özellikle sanayi sektörünün istihdam yaratma kapasitesi görece düşük kalmıştır. Bunun sonucu yüksek işsizlik oranları ve düşük işgücüne katılma oranları olarak karşımıza çıkmaktadır. Dış sermaye girişlerine bağımlı, borç artışına dayanan, inşaat odaklı bir büyüme modelinin hakim olduğu ve uygun istihdam ve sanayi politikalarının geliştiril(e)mediği bu dönemde istihdam ağırlıklı olarak üretkenliği düşük hizmetler sektöründe yoğunlaşmıştır. İşgücü piyasalarının temel özellikleri olarak işsizlik oranlarının yüksek olması, yedek işgücü ordusunun genişliği ile sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi oranlarının oldukça düşük olması öne çıkmıştır. Aynı zamanda işgücü piyasaları giderek güvencesizleştirilerek taşeronlaşma ve esnek istihdam biçimleri yaygınlaştırılmaya çalışmıştır. Bu dönemde yine de reel ücretlerde belirli bir yükselme gözlemlense de bu, verimlik artışının ve dolayısıyla GSYH artışının gerisinde kalmıştır.Article Citation Count: 02015 PARİS İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONFERANSI ÇERÇEVESİNDE NÜKLEER ENERJİ: BİR ÇÖZÜM MÜ, YOKSA BİR SORUN MU?(Rasim Özgür Dönmez, 2017) Keçeci, F. Orçunİklim değişikliği sadece gelişmekte olan ülkeler için değil aynı zamanda gelişmiş sanayi toplumları için de küresel bir sorundur. Karbondioksit (CO2) yayarak daha fazla fosil yakıt tüketmek iklim değişikliğine yol açar ve bu sorun insan faaliyetlerinden kaynaklanır. İklim değişikliğinin bir sonucu olarak küresel ısınma tüm insanlığı ve ekolojik dengeyi tehdit etmektedir. Devletler arasındaki farklılık ve sorunlara rağmen; dünya ülkeleri son zamanlarda iklim değişikliğiyle uluslararası arenada mücadele etmektedir. Özellikle iklim değişikliğine yönelik riskleri azaltmak amacıyla Kasım 2015’te gerçekleştirilen Paris İklim Değişikliği Konferansı’ndaki en önemli meselelerden birisi nükleer enerjidir. Bu bağlamda, bu makale nükleer enerjinin iklim değişikliğine katkı sağlayıp sağlamayacağını incelemektedir.Article Citation Count: 0Algı mı, söylem mi? Kopenhag Okulu ve yeni-klasik gerçekçilikte güvenlik tehditleri(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2011) Akgül Açıkmeşe, SinemBu makale, güvenlik tehditlerinin ortaya çıkışı bakımından yeni-klasik gerçekçilikteki algısal yaklaşımla, Kopenhag Okulunun söylemle inşaya dayalı yöntemini karşılaştırmaktadır. Makalenin hareket noktası, güvenlik tehditlerinin içeriği ve güvenlik aktörleri bakımından farklı perspektifl ere sahip bu iki yaklaşımın güvenliğin çalışılmasında metodolojik benzerlikler içermesi nedeniyle karşılaştırılabilir olduğu varsayımıdır. Makale, tehditlerin ortaya çıkışı bakımından yeni-klasik gerçekçiliğin algılara dayalı öznel yaklaşımının Kopenhag Okulu tarafından kısmen benimsendiğini vurgulayarak, Okulun söyleme dayalı özneler-arası alternatif bir model geliştirdiğini aktarmaktadır. Bu çerçevede, makale öncelikle Güvenlik Çalışmaları yazınında güvenlik tehdidinin içeriği konusundaki tartışmalara yer vermektedir. Ardından, yeni-klasik gerçekçiliği çatısında barındıran Gerçekçi Güvenlik Çalışmalarının tehdidin içeriği ve ortaya çıkışına dair varsayımlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirmekte ve yeni-klasik gerçekçiliğin algısal perspektifi ni analiz etmektedir. Son olarak, Kopenhag Okulunun tehditlerle ilgili analizinin çerçevesini oluşturan güvenlikleştirme yaklaşımının tehditlerin kapsamı ve dayanağına dair tespitlerini Okulun kullandığı söz edimi, siyaset teorisi ve söylem analizi perspektifl erinden yeni-klasik gerçekçilikle karşılaştırmalı olarak incelemektedir.Article Citation Count: 12An Analysis of International Relations Academics in Turkey and their approaches to the field: TRIP 2014 Faculty Survey Results(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2016) Aydın, Mustafa; Hisarlıoğlu, Fulya; Yazgan, KorhanDespite the increasing interest in the studies inquiring the limits autonomous character of and the interactions between the International Relations (IR) discipline and other academic fields the scope and scale of empirical research on these issues are relatively small. In order to contribute to the discussion on the limits and peculiarities of the IR discipline and to shed light on the development current status and major characteristics of the IR studies in Turkey its place in the global IR discipline and the views of LR. scholars on major issues on the global regional and national agenda two surveys were conducted by the International Relations Council of Turkey (IRCT) in 2007 and 2009. Later on the IRTC collaborated with the Institute for the Theory and Practice of International Relations at the College of William and Mary to conduct further surveys in 2011 and 2014. This paper presents findings of the last survey on Turkey based on the worldwide research simultaneously conducted in 31 different countries in September 2014.Article Citation Count: 0Araştırma Merkezlerinin Yükselişi, Türkiye’de Dış Politika ve Ulusal Güvenlik Kültürü(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2012) Çelik, Nihat[Abstract Not Available]Article Citation Count: 0Atlantik Paktı’ndan NATO’ya: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Türkiye’nin konumu ve uluslararası rolü tartışmalarından bir kesit(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2012) Yanık, Lerna K.Bu makale Türkiye’nin Kuzey Atlantik İttifakı’na (NATO) giriş sürecinde dış politika söylemleri aracılığıyla oluşan kimliği, eleştirel jeopolitik çerçevesinde irdelemektedir. Bu makalenin ana tezi ülkelerin dış politika yoluyla oluşturdukları kimliklerin sadece konum, kültür ve değerden ibaret olmadığı, bu denkleme bir de ülkelerin üstlendikleri uluslararası işlevin eklenmesi gerektiğidir. Türkiye örneğini değerlendirmek amacıyla Türkiye’nin NATO’ya girişinden hemen önce ve sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yapılan çeşitli konuşmalar incelenmiştir. Varılan sonuç bu yıllarda konum, kültür ve değer olarak kendini Batılı sayan Türkiye’nin Doğu’ya uzanmayı görev olarak bellediği ve dolayısıyla üstü kapalı bir eşiksel kimlik yaratıldığıdır.Other Citation Count: 0Avrupalı İkinci Nesil Türk Göçmenlerin Okul Başarısı(Türk Psikologlar Derneği, 2014) Baysu, Gülseli; Phalet, KarenAvrupa’daki okulların en büyük sorunlarından biri göçmenlerin yerlilere kıyasla okulda daha başarısız olmasıdır. Bu derleme makalesinin amacı İsveç, Belçika, Avusturya ve Almanya’da büyük şehirlerde yaşayan yerli ve ikinci nesil Türk göçmenlere odaklanarak, okul başarıları arasındaki farkı betimlemek ve sosyal psikolojik bir bakış açısıyla açıklamaktır. Bulgular beş ana başlık altında toplanmıştır. (1) İlk olarak okul başarısını betimleme amacı doğrultusunda dört Avrupa ülkesinde de göçmen ve yerli öğrencilerin okul hayatları boyunca başarılarında gitgide artan bir fark bulunmuştur. Bu farkı açıklamak için, sosyal kimlik kuramına ve sosyal kimlik tehdit algısına yönelik araştırmalardan yararlanılmıştır. (2) Gruplar arası ilişkilere bakıldığında, arkadaşlıklar ve öğretmen desteği, göçmenlerin okulda kendini güvende ve kabul görmüş hissetmesine yol açarak okul başarısını artırmaktadır. Öte yandan, ayrımcılık okula adaptasyonu zorlaştırmaktadır. (3) Sosyal kimlik stratejileri okul başarısını ve adaptasyonunu belirlemektedir. Çiftkültürlü öğrenciler (hem Türk hem Belçikalı hissetmek) okulda ayrımcılığa veya olumsuz kalıpyargılara maruz kaldıklarında bundan daha fazla zarar görmekte, bu da okul başarılarını ve test performanslarını olumsuz etkilemektedir. (4) Segregasyon, gruplar arası arkadaşlıkları azaltıp ayrımcılık algısını artırarak, okul başarısı ve adaptasyonu üzerinde olumsuz bir etkiye yol açmaktadır. Ancak göçmenlerin çoğunluğu oluşturduğu okullar onları ayrımcılıktan korumaktadır. (5) Göçmenler, Almanya gibi hiyerarşik olarak yapılandırılmış eğitim sistemlerinde (akademik ve meslek odaklı ortaöğretim gibi) daha başarısız olmaktadır. Sonuç olarak, bu derlemede sosyal psikolojik yaklaşımın, özellikle sosyal kimlik tehdit algısı ve gruplar arası ilişkilerin, göçmenlerin okul başarısını belirlemekte önemli bir rol oynadığı ifade edilmektedir.Other Citation Count: 1Bankaların operasyonel risk yönetimi olgunluk seviyelerinin oryos endeksi ile ölçülmesi ve Basel II kriterlerine göre sermaye yeterlilik oranının hesaplanmasında bir değişken olarak kullanılması(Marmara Üniversitesi, Sos. Bil. Enst., 2012) Aykın, HasanBu çalışmada, finansal kurumlarca önemi son yıllarda daha iyi anlaşılan ve gittikçe daha da artan operasyonel riskin yönetimi ele alınmış olup, sayısallaştırılması diğer riskler gibi kolay olmayan bu riskler için olgunluk modeli kullanılarak bankalar için “Operasyonel Risk Yönetimi Olgunluk Seviyesi” (ORYOS) endeksi hesaplanmıştır. Çalışmanın amacı iki noktada toplanmaktadır; bunlardan ilki, hesaplanan bu endeksle bankaların hem kendi hem de sektördeki seviyelerini daha iyi görebilmeleri, eksik noktalarını tespit edip kendilerine hedefler belirleyebilmeleridir. İkinci amaç ise bu endekse bağlı olarak belirlenecek “ORYOS Sermaye Yükümlülük Çarpanı” ile bankaların sermaye yeterlilik standart oranının hesabında bir düzeltme katsayısı olarak bankanın operasyonel risk yönetimi olgunluk seviyesinin dikkate alınmasını sağlayarak temel gösterge, standart yaklaşım ve alternatif standart yaklaşım kullanılarak yapılan sermaye yeterlilik hesabında daha gerçekçi bir ölçüm ortaya koymaktır.Article Citation Count: 0Başarısızdevlet-demokratik model ülke sarmalında Gürcistan'ın 20 yılı(2012) Çelikpala, MitatGürcistan, bağımsızlığın ilan edildiği 1990’lı yıllardan bu güne zayıf siyasi, ekonomik ve finansal yapısı ile etnik sorunlarıyla sürekli olarak bir başarısız devlet görüntüsü sergiledi. Ülkede güçlü, demokratik ve kapsayıcı bir siyasi liderin çıkmaması, etkin muhalefetin oluşamaması birçok sorunlara yol açtı. Gürcistan’ın kısa vadeli geleceği, 2012’de yapılacak parlamento seçimleriyle nasıl bir parlamento oluşacağı ve 2013’te yapılacak başkanlık seçimlerinin nasıl seyredeceği konusuna bağlıdır. Seçimlerden sonra yürürlüğe girecek anayasa değişikliklerinin nasıl bir düzen oluşturacağı, Saakaşvili’nin siyasi tavrı ve geleceği, Gürcistan’ın ana gündemini belirleyecektir. Gürcistan’ın en büyük sorunu, Saakaşvili’nin karşısına 2003–2004 dönemindeki gibi etkili ve güçlü bir yeni Saakaşvili’nin çıkmamış olmasıdır. Saakaşvili’nin Rusya’dakine benzer bir “Putin-Medvedev” senaryosunu mu tercih edeceği yoksa farklı ve demokratik bir yol mu izleyeceği henüz belirsizliğini korumaktadır.Other Citation Count: 0Dış Siyaseti ve Askerî Stratejileriyle ikinci dünya Savaşı Türkiye si İlhan TEKELİ ve Selim İLKİN 1. Cilt, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, 669 sayfa.Dış Siyaseti ve Askerî Stratejileriyle ikinci dünya Savaşı Türkiye'si İlhan TEKELİ ve Selim İLKİN 1. Cilt, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, 669 sayfa.(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2015) Valansi Franco, Karel[Abstract Not Available]Article Citation Count: 0Dynamics of Cooperation and Conflict in NATO-EU Relations(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2014) Acikmese Akgul, Sinem; Dizdaroğlu, CihanNATO's supremacy in the security and defence structures of the Euro-Atlantic region during the Cold War era has prevented the development of a self-sustained European security mechanism. With the end of the Cold War specifically with the St. Malo Summit in 1998 which was a breakthrough in the advancement of the Common Security and Defence Policy the NATO-EU relationship became pronounced. Since then opportunities for and difficulties of collaboration have both defined this inter-institutional relationship between NATO and the EU. Despite a series of arrangements for strengthening the institutional framework of NATO-EU relations as well as the Berlin-plus agreements the argument of an effective cooperation between two organizations would be misguided. Particularly discrimination against the non-EU NATO allies as well as the existence of challenges such as decoupling and duplication are hampering progress in NATO-EU relations. This article aims at shedding a light on the limited cooperation between these two organizations by focusing on the current challenges.Article Citation Count: 4The Education of International Relations in Turkey and Orientalism: A Critical Pedagogical Approach to the Discipline(Uluslararasi İlişkiler Konseyi Derneği, 2019) Ongur, Hakan Övünç; Gürbüz, Selman EmreUsing a qualitative discourse analysis, this article aims at introducing the sub-discipline of Critical Pedagogy (CP) to the studies of International Relations (IR), incorporating the orientalist text analysis into CP and arguing over the orientalist texture of the undergraduate education of IR in Turkey. It is argued here that due to the Western-centrism of CP studies, they 'forget' to bring into question the orientalist tone of the standardized Western curricula, next to the main discussions of academic capitalism and neoliberal instrumentalization of education. Making an investigation of the curricula and the fundamental reading materials over ten selected IR programmes in Turkey, this article both recalls this need of orientalist inquiry in CP studies and provides a fresh perspective for the scholarly analysis of the IR education in Turkey. The findings suggest a non-critical reproduction of the Western literature for the Turkish IR as well as a continuation, if not reinforcement, of this literature by the Turkish-speaking academia. As a result, it is argued here that the orientalist subtext of concepts, including radical Islam, Jihadism, fundamentalism, Islamic terror, the Third World, underdevelopment, etc., has become a part of the IR literature in Turkey.Article Citation Count: 0Effects of Second Language Acquisition on Narrative Structure and Linguistic Processes in Preschool and School-Aged Children(İstanbul Üniversitesi, 2019) Aktan-Erciyes, AslıThis research examines the effects of second language acquisition in early childhood on the structural and linguistic properties of narrative skills in the child's native language. To investigate these questions, narrative and vocabulary skills in monolingual and bilingual children (Frog story) were evaluated. One hundred and twelve five- and seven-year-old monolingual (Language 1 [L1]: Mother tongue, Turkish) (N = 61) and bilingual (L1, Turkish; Language 2 [L2]: Second language, English) (N = 51) children participated in the study. Narrative skills were evaluated only for Turkish for monolingual children, whereas bilingual children were tested in English as well, the latter test taking place on a separate day. For the structural evaluation of narrative discourse, a schema is used to evaluate the narrative skills of bilingual children. The elements in the schema are: Frog story elements, sequence, perspective / emotion and affect, and finally engagement. In order to evaluate the linguistic complexity simple and complex clauses were coded. The percentage of complex clauses with respect to total clauses was used as an indication of linguistic complexity. There were two age groups in the monolingual and bilingual groups. The findings revealed that in L1: Turkish, bilingual and monolingual children differed for narrative structure components regardless of age group. Monolinguals outperformed their bilingual peers for frog story elements, sequence, perspective affect, and engagement. Age differences indicated that for five-year-olds there were no differences between monolinguals and bilinguals for perspective affect and engagement which were difficult skills to display at that age. Monolingual children were better at incorporating more complex structures into their narratives compared to bilinguals. It was found that bilingual and monolingual children did not differ in L1 vocabulary skills. The results showed that early exposure to L2 might result in negative outcomes for L1 narrative development.Article Citation Count: 5Energy Security: NATO's New Threat Perception(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2014) Çelikpala, MitatEnergy security could enter NATO's security agenda as one of the main issues just during the last decade. NATO leaders recognize that the disruption of the flow of vital resources could affect Alliance security interests. There is no agreement on the definition of energy security in NATO as it differs based on each country's needs ; however there is a paragraph in the NATO concept from 2010 that states the importance of energy security and in 2012 there was further agreement that NATO wants to be involved in energy security and energy efficiency of military forces. This article is focused on the issue and analyses the importance and the meaning of energy security for NATO in the light of NATO summit declarations and the various NATO's strategic concepts.Article Citation Count: 0Enerji güvenliği: NATO’nun yeni tehdit algısı(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2014) Çelikpala, MitatEnerji güvenliği, ana amacı İttifak üyelerini askeri tehditlere karşı savunmak olan NATO’nun öncelikli konu başlıkları arasına ancak son on yılda girebilmiştir. Bu çalışmada, NATO’nun Soğuk Savaş sonrası dönemde düzenlenen zirvelerinde yayınlanan zirve bildirgeleri ve stratejik konseptler ile çeşitli NATO zeminlerinde yapılan tartışmalar ışığında, enerji güvenliğinin NATO için taşıdığı anlam ve önem üzerinde durulmaktadır. NATO’nun enerji güvenliği kavramına yaklaşımı değerlendirilerek, önümüzdeki süreçte enerji güvenliği konusunun NATO çerçevesinde ne yönde şekillenebileceği ortaya konmaya çalışılmaktadır.Article Citation Count: 8From the Atlantic pact to NATO: debating Turkey's location and function in the Turkish grand national assembly(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2012) Yanık, Lerna K.This article using critical geopolitics as a framework analyzes identity formation in Turkey during Turkey's NATO accession. The main thesis of this article is that identity that is made through foreign policy discourse should not only be confined to debates about location culture and values but should also include a country's own perceptions about its international function. This article analyzes debates in the Turkish Grand National Assembly just before and after Turkey's NATO accession and it argues that though Turkish elites perceived itself as part of the West in terms of location culture and values this was not the case in terms of international function. By becoming the disseminator of the Western security understanding to the Middle East as part of the West Turkey during these years has started to carve itself a liminal identity. This limnality however was a covert one because Turkey perceived itself as part of the West in terms of location culture and values but assumed an in-between role in terms of function in the international system.Article Citation Count: 0Gezi Protestolarına Katılanların Politik Profilleri ve Demokratik Tutumları(Türk Psikologlar Derneği, 2017) Baysu, GülseliGezi Parkı protestoları uluslararası medyada çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedeki laik ve İslamcı gruplar arasındaki bir çatışma olarak görülmüş ve Türkiye’deki demokrasinin geleceği hakkında şüpheler uyandırmıştır. Bu bağlamda bu çalışmanın sosyal kimlik ve kolektif eylem kuramları temelinde iki amacı vardır: (1) ortak politik kaygıya, yani protestoya katılım nedenlerine, ve katılım biçimlerine, yani gerçekleştirdikleri eylemlere, göre katılımcıların politik profillerini tanımlamak ve (2) bu profildeki kişilerin farklı demokratik tutumları ne derece benimsediklerini araştırmak. Protestolar devam ederken internet üzerinden yürütülen araştırmaya 645 eğitimli, şehirli genç-yetişkin katılımcı katılmıştır. Katılımcıların politik kaygılarının ve farklı katılım türlerinin örtük sınıf analizi yöntemi ile analizi sonucunda dört farklı politik profil ortaya çıkmaktadır. Özgürlükçüler ve laikler demokrasi, kadın hakları ve çevre gibi konularda ortak kaygılarını dile getirmektedir. Ancak özgürlükçüler azınlık hakları, laikler ise daha çok etnik ve (laikliğe yönelik) dini tehdit konularında kaygılanmaktadır. Her iki grup da protestoya katılmış olmakla beraber, özgürlükçüler doğrudan katılım, laikler ise (tencere ve tava ile ses çıkarmak gibi) dolaylı katılım yollarını tercih etmişlerdir. Ortayolcular (veya muhafazakar laikler) de demokrasi, kadın hakları ve çevre konusunda kaygı duymaktadır. Protestolara tutum olarak destek verseler de doğrudan ya da dolaylı olarak katılımları sınırlıdır. Son olarak, muhafazakarlar, diğer konularda daha az kaygı duysalar da, protesto-temelli polis şiddeti gibi konularda kaygılarını dile getirmiş; doğrudan değil sosyal medya üzerinden politik katılımı tercih etmişlerdir. Ayrıca, politik profillerin demokratik tutumlarına bakıldığında, özgürlükçülerin kapsayıcı ve çok kültürlü bir demokrasiyi en çok benimseyen grup olduğu görülmektedir. Çalışmanın sonuçları günümüz protestoları ve katılımcılarına olduğu kadar, bunların demokrasi ile ilişkisine de ışık tutmaktadır.Article Citation Count: 7The great game in the Levant: energy geopolitics in the Eastern Mediterranean [Levant’ta büyük oyun: Doğu Akdeniz’in enerji jeopolitiği](Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2012) Ediger, Volkan S.; Devlen, Balkan; McDonald, Deniz BingölThis study explores the historical evolution of the Levant region from the trade system to hydrocarbon geopolitics by using a longue duree approach one which evaluates the region's present situation in light of developments in oil and natural gas exploration production and export. The concepts of great power politics and balance of power frame the investigation of permanent and changing dimensions of hydrocarbon geopolitics. The first of the two hypotheses tested and verified in this study is that the geopolitics of the Levant maintains its historical importance for the global hegemon and for the international state system even though the central thrust of the Levant's geopolitics has been tranformed from trade to energy. The second hypothesis is that regional and global peace and stability increase when the geopolitics of the Levant is in the control of a hegemon. Instances of conflict increase and opportunities for cooperation decrease when the Levant's geopolitics slips from the grasp of a single hegemon as a result of shifts in the balance of power. Following a discussion of threats and opportunities for conflict and cooperation in the Levant region possible strategies for the regional actors are evaluated. Lastly the threats and opportunities that Turkey faces are situated within emergent trends in the energy geopolitics of the region.Article Citation Count: 3İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİNDE EKONOMİDEKİ YENİ KAVRAMLAR VE YAKLAŞIMLAR(Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Ucal, Meltem Şengün; An, Nazan; Kurnaz, Leventİklim değişikliği günümüzde tüm dünya üzerinde etkili olmakla birlikte özellikle gelişmekte olan ülkelerde bölgesel bazda daha önemli etkilere sahip, gelecekte de ekosistem hizmetleri aracılığıyla insanlığı ciddi şekilde tehdit etme potansiyeli bulunan küresel bir sorundur. İklim değişikliğine büyük ölçüde insan aktivitelerinin yol açtığı düşünüldüğünde, iklim değişikliğinde ekonomik aktivitelerin rolünün tartışılmaz olduğu açıktır. Küresel nüfus artışına bağlı olarak ekonomik aktivitelerde de artış yaşanacağı ifade edilmektedir. Özellikle büyüme odaklı ekonomilerde ekonomik büyümenin sağlanması yönünde gerçekleştirilen ve nüfus artışıyla birlikte daha da artacağı düşünülen ekonomik aktivitelere bağlı fosil yakıt tüketimi ve arazi kullanımı değişikliği sonucu atmosferdeki sera gazı konsantrasyonu artmaktadır ve gelecek birkaç on yılda çok daha artması beklenmektedir. Ekonomik büyümenin istikrarlı bir şekilde devam ettirilebilmesi paralelinde doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması da büyük önem taşımaktadır. Ekonomik büyümenin hız kesmeden devam edeceğini varsaydığımızda çevresel sınırlamaların varlığını da dikkate almamız ve kaynakları sürdürülebilir hale getirmemiz gerekmektedir. Sürdürülebilir bir kaynak kullanımı da ancak kaynak kullanımının ekonomik büyümeden ayrıklaştırılması yoluyla mümkün görünmektedir ve bu kavram küresel kaynak akışı paralelinde dikkat edilmesi gereken bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmamız bu temel üzerine kurulmuştur. Makale, ayrıklaştırmanın önemini vurgulamakta ve ayrıklaştırmayı her yönüyle ele almaktadır. Ayrıklaştırmanın nasıl ölçüldüğü ve ayrıklaştırma sürecinin nasıl izlenmesi gerektiği incelenerek, ayrıklaştırma açısından gelişmiş ülke ve gelişmekte olan ülke farklılıkları ve iklim değişikliği kapsamında ayrıklaştırma süreci değerlendirilmiştir.Article Citation Count: 0International Relations in Turkey: An Evaluation on the Findings of TRIP 2018(Uluslararası Ilişkiler Konseyi Derneği, 2019) Aydın, Mustafa; Dizdaroğlu, CihanIn parallel with the worldwide studies focusing on the International Relations (IR) discipline, there have been works looking into the transformation of the IR discipline in Turkey and its contribution to the global knowledge production. In order to provide sound data for these studies, International Relations Council of Turkey (IRCT) conducted two surveys among the Turkish IR academics in 2007 and 2009, and have been cooperating with the Institute for the Theory and Practice of International Relations at the College of William and Mary since then on the Teaching, Research and International Policy (TRIP) project. The TRIP surveys that aim to understand the epistemological and ontological limits, autonomous character of the IR discipline as well as the theoretical, metodological and pedagocial approaches in which IR scholars used in their teaching and research activities, also help to comprehend the place of the Turkish IR scholars within the global IR discipline. This paper presents Turkey-related findings of the lastest survey, which was simultaneously conducted in 35 different countries between February and July 2018.