TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://gcris.khas.edu.tr/handle/20.500.12469/4467
Browse
Recent Submissions
Article Citation Count: 0Kurumsal Karbon Emisyonları Mali Kısıtlamaları Etkiler Mi? Gelişmiş Piyasalardan Kanıtlar(2024) Erdoğan, Seda BilyayBu çalışma kapsamında, karbon emisyonları ile finansal kısıtlamalar arasındaki ilişki ve farklı sahiplik özelliklerinin bu ilişkiyi nasıl etkilediği incelenmektedir. Analizlerde kullanılan örneklem 24 gelişmiş ülkede bulunan 2632 şirketten 2002 ile 2022 yılları arası için toplanan 20,774 şirket-yıl gözlemden oluşmaktadır. Sabit etkiler içeren panel veri tahmin metodolojisini kullanarak yaptığımız analizler, bir firmanın karbon emisyonları ile finansal kısıtları arasında anlamlı ve pozitif ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuçlar, daha yüksek karbon emisyonlarına sahip firmaların daha büyük finansal kısıtlar yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca, farklı mülkiyet özelliklerinin de aracı değişken etkisine dair yeni kanıtlar sunmaktayız: Karbon emisyonlarının finansal kısıtlar üzerindeki pozitif etkisinin, daha fazla kurumsal ve daha fazla yabancı mülkiyete sahip firmalar için daha yüksek olduğunu göstermekteyiz. Buna karşılık, karbon emisyonlarının finansal kısıtlar üzerindeki pozitif etkisinin, daha yüksek devlet mülkiyetine sahip şirketler için daha düşük olduğunu gözlemlenmiştir. Genel olarak, bulgularımız çevresel performansın firmaların finansal kısıtlarını etkileyen önemli bir faktör olduğunu ve firmanın mülkiyet yapısının bu etkide aracı değişken rolü oynadığını göstermektedir.Article Citation Count: 0Sürgünden İtlafa, “mahallinde Öldürmeden” Ötanaziye: Hayırsızada Vâkâsının Ardından İstanbul’da Sokak Köpekleri(2024) Yıldırım, MineBu yazıda, 1910 yılında 80 bine yakın sokak köpeğinin sürgün edilerek ölüme terk edilmesiyle sonuçlanan Hayırsızada Vâkâsının ardından, Cumhuriyetin ilk yüzyılı boyunca Türkiye’de sokakta köpeklerine yönelik muamelenin seyrine odaklanıyorum. Ve bu seyri, birbirini besleyerek gelişen iki ilişki, söylem ve pratikler kümelenmesinin tarihi olarak okuyabileceğimizi savunuyorum: Sokak köpeklerine yönelik şiddetin ve ihtimamın. Sokakta yaşayan hayvanların yaşamını kuşatan bu ikili ilişkinin birbirine dolanık söylemlerine, birbirini kurup şekillendiren yönelimlerine, çatışmalarına, çoklu dinamiklerine, aktörlerine, mekânlarına ve gündelik pratiklerine odaklanıyorum. “Köpeksizleştirme siyaseti” olarak adlandırdığım bu ikili ilişkinin, Hayırsızada Vâkâsının ardından seyrini, ikili bir izlekle açığa çıkarmayı hedefliyorum: İzleklerden ilki, siyasal iktidar ve kamu otoritesinin hayvanları birer denetim ve disiplin nesnesine, asayiş ve kamu düzenini bozan unsurlara, hastalık taşıyıcı vektörlere dönüştürmesinden bazı kesitlere odaklanıyor. Bu anlayışla örgütlenen kitlesel öldürme, sürgün ve tecrit pratiklerini, usullerini, mekanlarını ve yöntem arayışlarını takip ediyor. Diğer izlek ise, sokak köpeklerine yönelik şiddete, onların yerinden edilmesine, tehcir ve tecrit edilmesine, sürgünde, mahallinde ya da barınak adı verilen tecrit mekânlarında öldürülmelerine karşı, örtük ama kuvvetli bir güç olarak varlığını sürdüren, hayvanlara yönelik merhamet, koruma ve ihtimam söylemlerinin seyrini ortaya koyuyor. Şiddet ile ihtimamın bir aradalığı ışığında, Himaye-i Hayvanat Cemiyetinin yüzyıl önce geliştirdiği ve günümüz Türkiye’sinde maalesef yeniden gündemde olan hayvanlara ötenazi, “iyi ölüm”, hayvanları “fenni yöntemlerle öldürme” söylemlerini inceliyorum.Review Citation Count: 0Oyunlaştırılmış Öğrenme Ortamlarının Kişiselleştirilmesi Üzerine Bir Derleme*(2024) Şevk, Kübra Ertan; Kocadere, Selay ArkünBu çalışma kişiselleştirilmiş oyunlaştırmanın eğitsel bağlamlardaki kullanımını, özellikle de oyunlaştırmanın farklı öğrenen ihtiyaçlarına yönelik uyarlanmasındaki yaklaşımlar açısından incelemektedir. Çalışma bu bağlamda kullanılan uyarlanmış, uyarlanabilir, kişiselleştirilmiş ve özelleştirilmiş oyunlaştırma terimlerini inceleyerek bu terimlere ilişkin tanımlar ortaya koymuştur. Kişiselleştirilmiş oyunlaştırma, oyunlaştırma sürecindeki herhangi bir değişikliği tanımlayan şemsiye kavramdır. Uyarlanmış oyunlaştırma, uygulamanın başlangıcında yapılan değişikliklerdir. Uyarlanabilir oyunlaştırma, sistem tarafından uygulama sırasında dinamik olarak yapılan değişikliklerdir. Özelleştirme, oyunlaştırma sürecinde kullanıcı/öğrenci tarafından yapılan değişiklikleri ifade eder. Uyarlanmış oyunlaştırma çalışmaları dört başlıkta incelenmiştir: uyarlama kriterleri, uyarlama süreci, uyarlama verisi ve uyarlama müdahalesi. Uyarlama kriterleri, oyuncu tipleri, kişilik modelleri, öğrenme stilleri ve karma profilleri içermektedir. Uyarlama süreci, kullanıcı-kontrollü ve sistem-kontrollü uyarlamayı içerir. Kullanıcı-kontrollü uyarlama, özelleştirmeyi ifade etmekte, sistem-kontrollü uyarlama ise statik uyarlama, dinamik uyarlama ve bu ikisinin kombinasyonu olan dinamik+statik uyarlama altında incelenmektedir. Uyarlama verileri, açık ve dolaylı bilgi toplama yöntemleri olarak iki kategoriye ayrılmaktadır. Son olarak, öneriler ve oyun bileşen ve mekaniklerinin uyarlanması, uyarlama müdahalesi altında ele alınmıştır. Çalışma, Bartle, Hexad ve BrainHex gibi oyuncu tiplerinin ve Beş Faktör ve Myers-Briggs gibi kişilik modellerinin uyarlama çalışmalarında sıklıkla kullanıldığını göstermektedir. Çalışma ayrıca mevcut çerçevelerdeki sınırlılıkları, oyunlaştırmanın nasıl uyarlanacağını gösteren standartlaştırılmış modellerin önemini ve uyarlamanın otomatikleştirilmesi ve sürdürülebilir olması için oyunlaştırma analitiğinin entegrasyonunu vurgulamaktadır.Article Üretim ve İş Sırlarının İfşası Suretiyle İşçinin İradi Rekabet Etmeme Yükümlülüğü(2024) Kulaç, Cansuİşçinin rekabet etmeme yükümlülüğü işveren açısından büyük önem taşır. Çalıştığı pozisyon sebebiyle iş sırrı niteliğinde bilgiler edinen ya da müşteri çevresini öğrenen işçinin, işverene rakip olmaya başlaması işverenin ekonomik menfaatleriyle bağdaşmayacaktır. Bu sebepledir ki hizmet sözleşmesi bittikten sonra dahi işveren tarafından, işçinin rekabet etmeme yükümlülüğü altına girmesi istenmektedir. İşçi ile işveren arasında akdedilen rekabet yasağı sözleşmesi ile rekabet etmeme yükümlülüğünün, hizmet sözleşmesi bittikten sonra da devam etmesi mümkündür. Ancak bu sözleşme tek başına sır saklama yükümlülüğünün de devam edeceği anlamına gelmez. Bu nedenle sözleşmeye sır tutma kaydının eklenmesi ya da ayrıca sır saklama sözleşmesinin yapılması gerekmektedir. İşçi ancak bu şekilde hizmet sözleşmesi sona ermesine rağmen sır saklama yükümlülüğü altına girer. Üretim ve iş sırlarını saklama yükümlülüğü olan işçinin bunları ifşa etmesi halinde ise sözleşme kapsamında ya da haksız rekabet hukuku çerçevesinde sorumluluğu gündeme gelecektir.Article Sürgünden İtlafa, “mahallinde Öldürmeden” Ötanaziye: Hayırsızada Vâkâsının Ardından İstanbul’da Sokak Köpekleri(2024) Yıldırım, MineBu yazıda, 1910 yılında 80 bine yakın sokak köpeğinin sürgün edilerek ölüme terk edilmesiyle sonuçlanan Hayırsızada Vâkâsının ardından, Cumhuriyetin ilk yüzyılı boyunca Türkiye’de sokakta köpeklerine yönelik muamelenin seyrine odaklanıyorum. Ve bu seyri, birbirini besleyerek gelişen iki ilişki, söylem ve pratikler kümelenmesinin tarihi olarak okuyabileceğimizi savunuyorum: Sokak köpeklerine yönelik şiddetin ve ihtimamın. Sokakta yaşayan hayvanların yaşamını kuşatan bu ikili ilişkinin birbirine dolanık söylemlerine, birbirini kurup şekillendiren yönelimlerine, çatışmalarına, çoklu dinamiklerine, aktörlerine, mekânlarına ve gündelik pratiklerine odaklanıyorum. “Köpeksizleştirme siyaseti” olarak adlandırdığım bu ikili ilişkinin, Hayırsızada Vâkâsının ardından seyrini, ikili bir izlekle açığa çıkarmayı hedefliyorum: İzleklerden ilki, siyasal iktidar ve kamu otoritesinin hayvanları birer denetim ve disiplin nesnesine, asayiş ve kamu düzenini bozan unsurlara, hastalık taşıyıcı vektörlere dönüştürmesinden bazı kesitlere odaklanıyor. Bu anlayışla örgütlenen kitlesel öldürme, sürgün ve tecrit pratiklerini, usullerini, mekanlarını ve yöntem arayışlarını takip ediyor. Diğer izlek ise, sokak köpeklerine yönelik şiddete, onların yerinden edilmesine, tehcir ve tecrit edilmesine, sürgünde, mahallinde ya da barınak adı verilen tecrit mekânlarında öldürülmelerine karşı, örtük ama kuvvetli bir güç olarak varlığını sürdüren, hayvanlara yönelik merhamet, koruma ve ihtimam söylemlerinin seyrini ortaya koyuyor. Şiddet ile ihtimamın bir aradalığı ışığında, Himaye-i Hayvanat Cemiyetinin yüzyıl önce geliştirdiği ve günümüz Türkiye’sinde maalesef yeniden gündemde olan hayvanlara ötenazi, “iyi ölüm”, hayvanları “fenni yöntemlerle öldürme” söylemlerini inceliyorum.Article Quo Vadis, Turkish Ir? Mapping Turkish Ir’s Footsteps Within the Global(2023) Karamık, İrem; Emirhan, ErmanThe International Relations (IR) discipline is ascendant because of the theoretical and methodological divisions and controversies within. As it is mostly placed in the Non-Western IR category, Turkish IR is an interesting case in that it reveals the temporal changes of theoretical debates in IR and their local resonance from the purview of a geography that is jammed between the West and the rest. For this reason, this paper examines the literature on the Turkish School of IR (if there is any) and draws some conclusions regarding its current state. This research first utilizes the Teaching, Research, and International Policy (TRIP) surveys conducted by the International Relations Council of Turkey (IRCT) between 2007 and 2018. More extensively, the top 20 journals categorized under Google Scholar’s “Diplomacy and International Relations” list are coded based on their titles containing “Turkey.” Articles from the 1922–2021 period are then analyzed considering their authors, abstracts, and keywords. From this analysis, the study finds that studies focusing on Turkey have improved over the years, although there is a need for more theoretical and methodological advancements. As a “peripheral” country in IR, Turkey is still a subject of study by the “center” countries.Article Kurumsal Karbon Emisyonları Mali Kısıtlamaları Etkiler Mi? Gelişmiş Piyasalardan Kanıtlar(2024) Erdoğan, Seda BilyayBu çalışma kapsamında, karbon emisyonları ile finansal kısıtlamalar arasındaki ilişki ve farklı sahiplik özelliklerinin bu ilişkiyi nasıl etkilediği incelenmektedir. Analizlerde kullanılan örneklem 24 gelişmiş ülkede bulunan 2632 şirketten 2002 ile 2022 yılları arası için toplanan 20,774 şirket-yıl gözlemden oluşmaktadır. Sabit etkiler içeren panel veri tahmin metodolojisini kullanarak yaptığımız analizler, bir firmanın karbon emisyonları ile finansal kısıtları arasında anlamlı ve pozitif ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuçlar, daha yüksek karbon emisyonlarına sahip firmaların daha büyük finansal kısıtlar yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca, farklı mülkiyet özelliklerinin de aracı değişken etkisine dair yeni kanıtlar sunmaktayız: Karbon emisyonlarının finansal kısıtlar üzerindeki pozitif etkisinin, daha fazla kurumsal ve daha fazla yabancı mülkiyete sahip firmalar için daha yüksek olduğunu göstermekteyiz. Buna karşılık, karbon emisyonlarının finansal kısıtlar üzerindeki pozitif etkisinin, daha yüksek devlet mülkiyetine sahip şirketler için daha düşük olduğunu gözlemlenmiştir. Genel olarak, bulgularımız çevresel performansın firmaların finansal kısıtlarını etkileyen önemli bir faktör olduğunu ve firmanın mülkiyet yapısının bu etkide aracı değişken rolü oynadığını göstermektedir.Article Citation Count: 0List Coloring Based Algorithm for the Futoshiki Puzzle(Ramazan Yaman, 2024) Şen, Banu Baklan; Diner, Oznur YaşarGiven a graph G=(V, E) and a list of available colors L(v) for each vertex v\\in V, where L(v) \\subseteq {1, 2, ..., k}, List k-Coloring refers to the problem of assigning colors to the vertices of $G$ so that each vertex receives a color from its own list and no two neighboring vertices receive the same color. The decision version of the problem, List k-Coloring, is NP-complete even for bipartite graphs. As an application of list coloring problem we are interested in the Futoshiki Problem. Futoshiki is an NP-complete Latin Square Completion Type Puzzle. Considering Futoshiki puzzle as a constraint satisfaction problem, we first give a list coloring based algorithm for it which is efficient for small boards of fixed size. To thoroughly investigate the efficiency of our algorithm in comparison with a proposed backtracking-based algorithm, we conducted a substantial number of computational experiments at different difficulty levels, considering varying numbers of inequality constraints and given values. Our results from the extensive range of experiments indicate that the list coloring-based algorithm is much more efficient.Article Citation Count: 0Modeling the Dependency Structure Between Quality Characteristics in Multi-Stage Manufacturing Processes With Copula Functions(Ramazan Yaman, 2024) Toktaş, Pelin; Gebizlioğlu, Ömer LütfiThis study is about multi-stage manufacturing processes and their control by statistical process control modeling. There are two kinds of dependence structures in a multi-stage manufacturing process: one is the dependence between the stages of the process, and the other is the dependence between the concerned quality characteristics. This study employs state-space models to demonstrate the dependency structure between the process stages and uses the Kalman filter method to estimate the states of the processes. In this setup, copula modeling is proposed to determine the dependence structure between the quality characteristics of interest. A simulation study is conducted to assess the model's accuracy. As a result, it was found that the model gives highly accurate predictions according to the mean absolute percentage error (MAPE) criteria (<10%).Publication Citation Count: 0Etik Kurallara Uygun: Sorumlu Yapay Zeka ve Müzik Endüstrisi(2024) Oğul, SertaçBu çalışma, müzik endüstrisinde yapay zeka etik sorunlarına dair bir tartışmayı başlatarak, OECD yapay zeka İlkeleri çerçevesinde dokuz etik ifadeyi analiz etmektedir. Çalışma, bu yönergeler içinde şeffaflık, insan-merkezli değerler, adalet ve gizlilik konularında artan bir vurgu tespit etmektedir. Yapay zeka tarafından yönlendirilen müzik sistemlerine güven oluşturmak için şeffaflığın önemli olduğu kabul edilirken, insan değerlerinin korunması ve insan ve yapay zeka tarafından üretilen eserler arasındaki ayrım önemli konular olarak ortaya çıkmaktadır. Makale, müzik endüstrisinde üretken yapay zeka sistemlerinin çevresel etkilerini ele almadaki bir boşluğa dikkat çekmektedir. Ortaya çıkan zorlukları ele almak için sürekli araştırma ve diyalog çağrısında bulunarak, yapay zekanın dönüştürücü potansiyelini yönlendirirken müzik yaratımında etik değerleri korumak için çok taraflı işbirliğini vurgulamaktadır.Article Citation Count: 0Dikkat Kontrolü Ölçeği – Türkçe Versiyonu: Psikometrik Özellikleri, Faktör Yapısı ve Yönetici Dikkatin Davranışsal Ölçümleriyle Kıyaslanması(2024) Altan-atalay, Ayşe; Cinli, Dilem; Aksungur, Sebla Umay; Türkakın, EsinDikkat kontrolü, dikkat kaynaklarını esnek bir şekilde gönüllü olarak kontrol etme kapasitesini ifade eder. Dikkat kontrolünün öz-düzenleme, duygu düzenleme ve hazzı erteleme kapasitesinin yanı sıra psikolojik sıkıntı belirtilerinde temel bir rol oynadığı bildirilmiştir. Dikkat Kontrolü Ölçeği (DKÖ), değiştirme ve odaklanma boyutlarına bağlı olarak algılanan dikkat kontrolünü ölçmek üzere geliştirilmiştir. Mevcut çalışma DKÖ'nün Türkçe versiyonunu uyarlamayı ve psikometrik özelliklerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma 1, 18 ve 68 yaşları arasındaki bir grup Türk bireyde (N = 428, 306 kadın) DKÖ’nün Türkçe versiyonunun psikometrik özelliklerini keşfetmeyi amaçlamış ve toplam 17 maddeden oluşan DKÖ’nün iki faktörlü yapısını desteklemiştir. Sonuçlar, değiştirme, odaklanma ve toplam DKÖ’nün yeterli iç tutarlılık, test-tekrar test güvenilirliği ve kaygı, depresyon ve tekrarlayıcı olumsuz düşünce ölçekleriyle yakınsak geçerlilik puanları gösterdiğini ve uygun psikometrik özelliklere işaret ettiğini desteklemiştir. Çalışma 2'de (N = 97, 65 kadın), DKÖ’nün davranışsal dikkat kontrolü ölçümleriyle ilişkisi incelenmiştir ve DKÖ’nün öz-bildirim ölçümleri ile davranışsal ölçümleri arasında anlamlı ilişkiler olmadığı görülmüştür. DKÖ, bireyin gerçek dikkat kontrolü kapasitesini göstermekten ziyade bireyin kendi dikkat kontrolü kapasitesini nasıl algıladığının bir göstergesi olma eğilimi göstermektedir. Sonuçlar bir bütün olarak ele alındığında, DKÖ’nün Türkçe formunun, değiştirme ve odaklanma boyutlarına bağlı olarak algılanan dikkat kontrolü kapasitesinin değerlendirilmesinde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermektedir.Article Citation Count: 0Kurumsal Kredi Riski Değerlendirmesinde Önemli Zorluklar: Bir Vaka Çalışması(2024) Hajjaouı, BtissamBu makale, müşterinin temerrüde düşüp düşmediğini gösteren değişkeni tahmin ederek kurumsal kredi riskini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla kullanılan veri seti, Türkiye'de finans sektörünün önde gelen kuruluşlarından birinden temin edilmiştir. Genel olarak başvuru sahibinin verileri, kurumsal veriler, hissedar verileri ve başvuru sahibinin alacaklının kurumundaki kredi geçmişine atıfta bulunan 401 değişkenden oluşur. Diğerlerinden girdi değişkenlerini belirleyerek ve ardından bu girdileri inceleyerek güçlü bir şekilde ilişkili değişkenleri ve neredeyse tamamen eksik veya sıfır değerlerden oluşan değişkenleri kullanmaktan kaçınarak bu çok sayıda değişkeni azaltırız. Veri kümesindeki birçok değişkenin çok fazla eksik girişi vardır, ancak bunun haklı sebepleri vardır. Bu sorunu çözmek için, hangi değişken grubunun hangi müşteriyle ilişkili olduğunu yansıtan yedi alt küme oluşturduk. Veri seti dengesiz, yaklaşık %96 temerrüt dışı örneklerden ve onaylanmış krediler arasında yalnızca yaklaşık %4 temerrüt örneklerinden oluşuyor. Bu yazıda, eğitim setlerindeki örnekleri dengelemek için üç örnekleme tekniği kullanıyoruz; alt örnekleme, yüksek örnekleme ve sentetik azınlık yüksek örnekleme tekniği ve altı sınıflandırıcı uyguluyoruz; Rastgele Orman, Naif Bayes, Lojistik Regresyon, Destek Vektör Makinesi, Karar Ağacı ve K-En Yakın Komşu. Bu tekniklerin performansını ölçmek için, sırasıyla çoğunluk sınıfı ve azınlık sınıfının ne kadar iyi tahmin edildiğini ölçmek için duyarlılık ve özgüllük kullanırız. Sonuç olarak, eş zamanlı olarak %50'den fazla duyarlılık ve özgüllük elde ettik; burada alt örnekleme tekniği azınlık sınıfı için en iyi örnekleme tekniğiydi ve sentetik azınlık yüksek örnekleme tekniği ve yüksek örnekleme çoğunluk sınıfı için daha iyi performans gösterdi.Article Citation Count: 0Protein Homology Modeling in the Low Sequence Similarity Regime(2024) Essız, SebnemPredicting the 3-D structure of a protein from its sequence based on a template protein structure is still one of the most exact modeling techniques present today. However, template-based modeling is heavily dependent on the selection of a single template structure and the sequence alignment between target and template. Mainly when the target and template sequence identity is low, the error from the alignment introduces larger errors to the model structure. An iterative method to correct such alignment mistakes is used in this study with a benchmark set from CASP in the extremely low sequence-identity regime. This is a protocol developed and tested before and it evaluates the alignment quality by building rough 3-D models for each alignment. Then by using a genetic algorithm it iteratively creates a new set of alignments. Since the method evaluates models, not sequence alignments, structural features are automatically incorporated into the alignment protocol. In the current study, models from structural alignment have been built by Modeller program to show the maximum possible quality of the model that can be obtained from that template structure with the iterative modeling protocol. Then the results and correctly aligned segments from the iterative modeling protocol are analyzed. Finally, it has been shown that if a good local fragment assessment scoring function is developed, the correctly aligned segments exist in the pool of alignments created by the protocol. Thus, the improvement of modeling in the low sequence identity regime is conceivable.Article Citation Count: 0Hava Durumu Riskinin Yönetiminde İklim Türev Ürünleri: Avrupa Tipi Bir İklim Satım Opsiyonu Tasarımı ve Hedge Etkinliğinin Analizi(2024) Satıoğlu, Bingül; Altay, ErdinçHava durumu riski, tüm ekonomileri ve birçok sektörü etkilemekte olan önemli bir risk türüdür. Hava durumu riskinin bir alt çeşidi olan katastrofik hava risklerinden doğan zararlar, uzun süredir bu sektörde hizmet vermekte olan sigorta ve reasürans şirketleri tarafından yönetilmektedir. Ancak iklim değişikliğine bağlı etkiler tüm ekonomik sektörleri etkileyerek daha belirgin hale geldikçe, katastrofik olmayan hava durumu risklerinin yönetimi de giderek önem kazanmıştır. İklim türev ürünleri, şirketlerin katastrofik olmayan hava durumu riskine maruz kalmaları durumunda karşılaşılan kayıplara karşı bu şirketlerinin kendilerini hedge etmesi için esnek çözümler sunan finansal türev ürünlerdir. İklim türev ürünleri üzerine gerçekleştirilen birçok çalışma bu ürünlerin fiyatlandırılması sorununa değinirken, bu ürünlerin hedge etkinliği üzerine az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın temel amacı, bir iklim türev ürün sözleşmesi tasarlamak ve tasarlanan bu türev sözleşmenin hedge etkinliğini Türkiye tarım sektöründe analiz etmektir. Buna göre çalışmada geçmiş verilerden hareketle mısır verimi (kg/dekar) ve daha çok tarım alanında kullanılan kümülatif büyüyen günler derecesi arasındaki ilişki incelenmiş, ardından buna uygun olarak Avrupa tipi bir satım opsiyonu tasarlanarak Burn Analizi ile fiyatlandırılmış ve son olarak varyans metodu kullanılarak hedge etkinliği analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre, iklim türev ürünü kullanılması durumunda mısır yetiştiriciliği yapan çiftçilerin gelir volatiliteleri olarak hesaplanan riskleri %14 ile %34 arasında düşüş göstermekte, mısır verimi ve dayanak varlığın arasındaki korelasyon arttıkça çiftçilerin gelir volatilitelerindeki düşüş artmaktadır.Article Citation Count: 0Bir Yöntem Olarak Dijital Görsel-işitsel Veri Tabanı Oluşturma: “sinematik Mekânlar” Örneği(2024) Cengiz, Esin Paça; Akçalı, ElifBu makalede Türkiye Sineması Görsel-İşitsel Ansiklopedisi isimli projenin ‘Sinematik Mekânlar’ bölümünün içeriği ve kapsamı aktarılacak ve yöntem olarak dijital görsel-işitsel veri tabanı oluşturmanın ve videografik üretimin sinema çalışmaları alanında ne gibi işlevleri olabileceği tartışılacaktır. Projeye adını veren sinematik mekânlar kavramı sadece filme arka plan olarak hizmet eden ve estetik olarak çerçevelenmeye uygun manzara ve yapıları kapsamaz; Türkiye Sineması’nda yıllar boyunca yüzlerce filmde tekrar tekrar kullanılmış, hafıza ve hatırlama ile organik bir ilişki kuran mekânları da tanımlar. Sinema yoluyla toplumsal hafızamızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş Pierre Loti Çay Bahçesi, Haydarpaşa Garı, Taksim Meydanı gibi kentin belirleyici mekânları ile izleyicinin gördüğü anda tanıdığı Yeşilköy, Büyükada ve Kuzguncuk’taki köşkler ve yalılar gibi iç mekânlar da bu kavramla tanımlanabilir. Bu makalede, proje kapsamında gerçekleştirilen videografik çalışma aracılığı ile bir arada incelenmesi mümkün kılınmış bir dış ve bir iç mekânın (Galata Köprüsü ve Cam Kapılı Köşk) incelemesi yapılacak ve dijital arşiv ve videografinin film çalışmaları alanında yeni yöntemler olarak öne sürdükleri farklı olanaklar tartışılacaktır.Article Citation Count: 0Bir Dizi Prodigiosin ve 1,10-fenantrolin Türevlerinin Yeni Nesil Etkin Antikanser Tedavi Edici İlaçlar Ya Da Aktif Farmasötik Maddeler Olarak Tasarımı ve Yapısal İncelenmesi(2024) Çetin, M. Mustafa; Gül, Sümeyye BerfinMeme kanseri, beyin metastazı olasılığı en yüksek olan ikinci kanser türü olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden meme kanseriyle ilgili araştırmaların çoğu beyin metastatik meme kanserinin mortalitesine yöneliktir. Ancak bu kanser türüne özgü etkili bir tedavi veya antikanser tedavi yöntemi mevcut değildir. Bu nedenle, meme kanseri ilerlemesinin modüle edilmesinde çok önemli rol oynayan HDAC ve mTOR enzimlerini inhibe edecek etkili ve yeni nesil antikanser terapötik ilaçların ve/veya aktif farmasötik maddelerin geliştirilmesi artan bir taleptir. Bu çalışmada, mTOR ve HDAC enzimlerine karşı oldukça güçlü antikanser terapötik ilaçlar ve/veya aktif farmasötik maddeler olarak bir dizi prodigiosin ve 1,10-fenantrolin türevinin yapı-aktivite ilişkisi ve in silico modellemesi incelenmiştir. Doğal ürün Ps ile karşılaştırıldığında, bu ligandlardan 20 tanesi, özellikle 2a, 6b, 13 ve 13a, HDAC1 ve/veya mTOR enzimlerine karşı –9.4 ile –7.1 kcal/mol arasında değişen çok umut verici bağlanma enerjileri ve 225 ile 569 nM arasında değişen inhibisyon sabitleri sergilemiştir. Özellikle 2a, 5, 6b, 7b ve 13 her iki enzime karşı iki taraflı etkinlik (dual action) göstermiştir. İn silico modelleme çalışmalarından elde edilen bulgular, MD simülasyonları ve Lipinski'nin beş kuralına göre ADMET çalışmasıyla da desteklenmiş olup, meme kanseri beyin metastazına sahip hastalar için olağanüstü bir terapötik potansiyel sağlamaktadır.Article Citation Count: 02009 A (h1n1) ve Covıd-19 Pandemilerinde Nüfus Yoğunluğunun ve Temas Oranının Rolü(2024) Dobıe, Ayşe Peker; Ahmetolan, Semra; Bilge, Ayşe Hümeyra; Demirci, Ali; Kaya, Burak ErkanSağlıklı-Virus bulaşmış-Bulaşıcılığı olmayan (SIR) salgın modelinin başlıca özellikleri, temel üreme sayısı olarak bilinen 𝑅0 parametresi tarafından belirlenir. Bu çalışmada, çeşitli Avrupa ülkeleri ve İstanbul'daki 2009 A(H1N1) pandemisi ile Almanya'nın federal eyaletlerindeki Covid-19 pandemisi olmak üzere iki farklı salgın için, 𝑅0'ın temas oranlarına olan bağımlılığı araştırılmıştır. 2009 A(H1N1) pandemisine ait veriler, Hollanda da dahil olmak üzere yedi Avrupa ülkesi ve İstanbul için ele alınmış olup, bu ülkeler için temel üreme sayısının nüfus yoğunluğuna orantılı olduğu gösterilmiştir. Yüksek nüfus yoğunluklarına sahip olmaları nedeniyle Hollanda ve İstanbul’a ait 𝑅0 değerlerinin, literatürde kabul edilen aralıkların oldukça dışında kaldığı gözlemlenmiştir. Covid-19 pandemisi için 2020 yılının Şubat ve Haziran ayları arasındaki döneme ait Almanya federal eyaletlerinin verileri kullanılarak, toplumdaki heterojenliklerin nüfus yoğunluğunun etkilerini domine ettiği gösterilmiştir. Bu durum, sokağa çıkma yasağı ve seyahat kısıtlamaları gibi uygulamaların ev içi dinamiklerinin rolünü arttırması olasılığı ile açıklanmıştır.Article Citation Count: 0Türk Dünyasında Enerji Temelli Bölgeselleşme Çabaları: Türk Devletleri Teşkilatı(2024) Ağır, Osman; Aksu, Zehraİki enerji bölgesi üzerinde kurulmuş Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ortağı ülkelerin enerji politikalarının “enerji bölgeselciliği” bağlamında analizi bu makalenin temel amacını oluşturmaktadır. Birlik ortaklarının enerji kaynakları bakımından oldukça önemli rezerve sahip olmalarının yanında transit ülke olma bakımından da önemli bir coğrafi konumda yer almaları enerjiyi birliğin temel motivasyon kaynaklarından biri hâline getirmektedir. Bu düşünceden hareketle hazırlanan çalışmada, enerjinin Türk Devletleri arasında iş birliğinin gelişmesine ve derinleşmesine katkıları tartışılmış; “enerji bölgeselciliği” analiz kriterleri bağlamında üye ülkelerin enerji konusunda örgütten beklentilerinin neler olduğu ve bu beklentilerin karşılanma seviyesinin hangi düzeyde olduğu sorularına cevap aranmıştır. Elde edilen bulgularda örgütün enerji konusuna özel önem atfettiği, yazılı metinlerinde enerjinin önemli başlıklardan birini oluşturduğu, ortak ülkelerin birlikten enerji meseleleriyle ilgili önemli beklentilerinin bulunduğu, birliğin “enerji bölgeselciliği” kriterlerini büyük oranda karşıladığı ve orta vadede üye ülkeler arasında enerji ile ilgili somut iş birliği projelerinin hayata geçirilebileceği sonucuna ulaşılmıştır.Article Citation Count: 0KOLEKTİF GÜVENLİK ANTLAŞMASI ÖRGÜTÜ VE ENERJİ GÜVENLİĞİ POLİTİKALARI: 2022 KAZAKİSTAN OLAYLARI(2024) Aksu, ZehraEnerji kaynaklarının üretimi ve transiti konusunda jeostratejik öneme haiz ülkeleri bir araya getiren KGAÖ’nün enerji güvenliği politikalarının analizi, bu makalenin temel amacını oluşturmaktadır. Makale, hem askeri güvenlik ile enerji güvenliği arasındaki sinerjiyi ortaya koymak hem de enerji güvenliğinin sağlanması konusunda uluslararası örgütlerin rolüne dikkat çekmektedir. Çalışmada KGAÖ’nün ilk barışı koruma görevi olan 2022 Kazakistan müdahalesi örnek vaka olarak seçilmiş, olayların etkilerinin neler olduğu sorusuna cevap aranmıştır. Enerji güvenliğinin KGAÖ’nün temel çalışma alanlarından biri haline geleceği hipotezine dayandırılan çalışmada elde edilen bulgular nitel araştırma yöntemiyle işlenmiştir. Çalışmada Kazakistan’da yaşanan olayların ardından KGAÖ’nün bölgede güvenlik sağlayıcısı olarak etkinliğinin arttığı; enerji güvenliğinin sağlanmasında askeri gücün önemli bir faktör olduğu; KGAÖ üyelerinin ulusal ve bölgesel güvenliğin bir parçası olan enerji güvenliği konusunda daha aktif politikalar geliştirmesi gerektiği; olayların diğer enerji zengini Türk Devletlerini de etkilediği ve bölgede Rusya’nın etkinliğinin arttığı yönünde bazı endişelere neden olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.Article Citation Count: 0Flört Pratiklerinde Toplumsal Cinsiyetin Rolü: Türkiye’nin Heteroseksüel Çevrimiçi Flört Dünyasının Analizi(2023) Cöbek, GözdeHeteroseksüel çevrimiçi flört kültürü ve pratiklerini araştıran doktora projesinin bir parçası olan bu çalışma, bireylerin hem flört uygulamalarıyla etkileşimlerinde hem de çevrimiçi flört deneyimlerinde toplumsal cinsiyetin nasıl belirleyici olduğuna odaklanmaktadır. Türkiye’de popüler olan ve algoritmik mimarileri birbirinden farklı iki uygulamayı, Tinder ile OkCupid’i incelemiş ve kullanıcılarıyla Zoom mülakatları gerçekleştirmiştir. Çıkan bulgular, özellikle erkeklerin deneyimlerinde kullanıcıların görünürlüğünü belirleyen algoritmaların başat bir rolü olduğunu ortaya koymaktadır. Erkekler, kadınların aksine, eşleşme alabilmek için algoritmaları yenecek ya da kandıracak çeşitli taktikler uygulamak durumunda kalmaktadır. Algoritmik mimari aynı zamanda bu uygulamaların toplumda nasıl algılanacağını etkilemektedir. Flört uygulamalarını, ama özellikle basit mimarisinden ötürü Tinder’ı, “takılma uygulamaları” olarak damgalayan toplumsal algı, kadın ve erkekleri farklı şekillerde etkilemektedir. Bu farklılık, genel olarak erkeklerin avcı, kadınlarınsa kurban olarak kodlandığı takılma pratiğinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten yapısından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, erkeklere nazaran, kadınların deneyimlerinde “o tarz kadın” muamelesine maruz kalma ve “saldırıya uğruyormuş” hissine kapılma öne çıkmaktadır. Çalışma, bu bulgular ışığında, hem insan-uygulama etkileşimine hem de flört uygulamalarının nasıl kültürel objeler olduğuna dikkat çekerek Batı odaklı çalışmaların hâkim olduğu çevrimiçi flört literatürüne katkı yapmayı amaçlamaktadır.