Güvenç, Serhat
Loading...
Name Variants
Güvenç, S.
Guvenc S.
G., Serhat
Serhat Güvenç
Guvenc, Serhat
Serhat GÜVENÇ
GÜVENÇ, SERHAT
Güvenç, SERHAT
Güvenç,S.
Guvenc,S.
Guvenc,Serhat
Serhat, Guvenc
GÜVENÇ, Serhat
S. Güvenç
G.,Serhat
SERHAT GÜVENÇ
Güvenç, Serhat
Guvenc S.
G., Serhat
Serhat Güvenç
Guvenc, Serhat
Serhat GÜVENÇ
GÜVENÇ, SERHAT
Güvenç, SERHAT
Güvenç,S.
Guvenc,S.
Guvenc,Serhat
Serhat, Guvenc
GÜVENÇ, Serhat
S. Güvenç
G.,Serhat
SERHAT GÜVENÇ
Güvenç, Serhat
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
serhatg@khas.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
21
Articles
10
Citation Count
35
Supervised Theses
8
19 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 19
Master Thesis Explaining Chinese conducts in international relations: Maritime Silk Road and Northern Sea route(Kadir Has Üniversitesi, 2022) YÖNEL, DERİN; Güvenç, Serhat; GÜVENÇ, SERHATThe main objective of this research is to evaluate China's goals for exploiting global governance provisions in the Arctic Ocean to reconfigure the rules-based international order in its favour. This study will also investigate China's global governance pretext to establish alternative global governance known as the Beijing Consensus through collaborative projects such as the Belt and Silk Road Initiative and its offshoots. The Beijing Consensus was established to continue China's struggle for hegemony against the rule-based international order led by the United States. China also uses the Maritime Silk Road Initiative to preserve its economic competitiveness in the Arctic Ocean through bilateral cooperation with the Russian Federation.Article Citation Count: 3NATO's Evolution and Turkey's Contribution to the Transatlantic Security(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2015) Güvenç, SerhatTurkey has been member of NATO for more than six decades. Turkey's contributions to NATO's collective defense have evolved in quantity and quality in step with changes in the ends and means of security. In terms of its contributions to the alliance, two elements of continued stand out. The first one is Turkey's location. Its proximity to zones of risks and threats in NATO's assessments has turned Turkey into an asset. The other element is Turkey's ability to raise and maintain a large army at a relatively low cost. This has been considered Turkey's "competitive edge" in NATO. Its real estate value and its large army constituted the two main pillars of Turkey's contribution to NATO during the Cold War. Turkey has shifted its emphasis away from quantity to quality to meet NATO's evolving requirements for post-Cold War out-of-area collective security missions. Nevetheless, Turkey's real estate value has come a full circle for the alliance with Ankara's decision to host an radar site as part of NATO's Anti-Ballistic Missile Defense System.Article Citation Count: 8One Battle and Two Accounts: The Turkish Brigade at Kunu-ri in November 1950(Soc Military History, 2016) Güvenç, Serhat; Güvenç, SerhatThe recent revival of academic and popular interest in the Korean War in Turkey has played an important role in instigating the production of new books and documentaries. In Turkish accounts the Battle of Kunu-ri (November 1950) figures more prominently than any other event during the entire conflict. However the Turkish Brigade's performance at this battle remains controversial. This paper assesses the impact of U.S. military assistance on Turkish military's transformation compares and contrasts the official U.S. and Turkish accounts of the battle (known in U.S. sources as the Battle of Chongchon) and discusses why the official perspectives of the engagement diverge substantially.Doctoral Thesis Kadın, cinsiyet ve radikalizm: Işid kadınları ve cihaddaki rolleri(2023) Güvenç, Serhat; Güvenç, Serhat; Açıkmeşe, Sinem Akgül; Sert, DenizBu tezin kapsayıcı amacı, kadın radikalleşmesine yönelik anlayışı ilerletmektir. Bu araştırma dizisi, kadın teröristlerle ilgili ilk çalışmaların ortasında ortaya çıkmış olsa da, sözde İslam Devleti dünya çapında kayda değer sayıda kadını bünyesine katmayı başardı. Sünni İslam'ın köktenci yorumlarından yararlanan Selefi-cihatçı örgüt, olağanüstü şiddet içeren terörizm türüyle uluslararası ün kazandı. IŞİD uzun süredir Ortadoğu'daki etki alanını genişletmeye çalışıyor ve bu amaçla yeni nesil cihatçıları bünyesine katmaya yönelik operasyonlar planladı ve yürüttü. IŞİD, son toprak parçasını kaybettiği Mart 2019'a kadar Batı'dan binlerce genci terör örgütüne devşirdi ve bunların dikkate değer bir kısmı kadınlardan oluşmaktadır. Kadınların radikalleşmesine olan ilgiyi canlandırmak ve bu tezin kapsayıcı amacına ulaşmak için, cihatçı radikalleşme ve kadın temsilleriyle ilgili mevcut literatürün kapsamlı bir incelemesi yoluyla iki ana tema belirlendi. Bunlarla, cevapları bu tezin orijinal katkısını oluşturan üç araştırma sorusu sorulmuştur: İlk olarak, kadınlar IŞİD'e neden ve nasıl çekiliyor?; İkinci olarak, kadınların isteyerek değil, zorlama yoluyla katıldıkları ve aktif rol almadıkları görüşü ne kadar doğrudur?; Son olarak ise, IŞİD'in Türkiye'den katılan kadınlar için cazibesi nedir?. Bu araştırma sorularını yanıtlamak için, İstanbul'da Geri Gönderme Merkezi'nde tutulan yabancı uyruklu IŞİD'e katılmış kadınlar ile görüşme yapılmıştır. Ayrıca, Türkiye'deki yerel gazetelerde yer alan IŞİD'li kadın katılımcıların profillerine dayalı olarak nitel analiz yapılmıştır. Motivasyonlar bir dereceye kadar kimlik krizinin kritik olduğunu gösteriyor; bununla birlikte, Türkiye örneğinde coğrafi yakınlık, halihazırda bulunan yerel ağlar, sosyo-ekonomik zorluklar, ideoloji ve din esas olarak baskındır. Çalışmadaki tartışmalardan ortaya çıkan metodoloji, teori ve politika ile ilgili bulgular gelecekteki araştırmalara umut olmaktadır.Doctoral Thesis Continental powers and quest for status: A comparative study of Sultan Abdülaziz's fleet (1861-1876)(Kadir Has Üniversitesi, 2020) Güvenç, Serhat; Güvenç, SerhatIn this study, the Ottoman Fleet during the reign of Sultan Abdülaziz is taken as a case that stands out as a Nineteenth Century precursor to subsequent efforts by continental powers, Kaiser Wilhelm II's Germany and Stalin's USSR, to build sub-optimal fleets in the Twentieth Century. Therefore, these two cases are added in order to answer the following question: why do continental powers establish or try to acquire naval power beyond levels needed for the physical security of the state? In the first chapter, the purpose, the scope, and the methodology are presented. In the second chapter, the theoretical framework of the study is established and why a Constructivist theoretical framework is preferred over a Realist one is explained. The third chapter is devoted to the study of Ottoman sea power from historical and theoretical perspectives. As a result, the Ottoman Empire is identified as a continental power. In the fourth chapter, the strategic needs of the Ottoman Empire are studied to identify physical threats to the state from a historical perspective. The fifth chapter covers the fleet of Sultan Abdülaziz and its evaluation against potential threats. The inquiry made shows that Sultan Abdülaziz's Fleet was not commensurate with the threats it was supposed to counter. Therefore, it was an irrational arming decision. As a result, it is studied from a struggle for recognition perspective which fits in with the Ottoman naval expansion during the reign of Sultan Abdülaziz. In the sixth and seventh chapters, the German and the Soviet naval expansions are evaluated against the threats these states faced. As a result, the German and Soviet fleets during the reigns of Kaiser Wilhelm II and Joseph Stalin are identified as inappropriate tools against the physical threats they were supposed to counter. They instead fit better in a struggle for recognition perspective. Then Ottoman, German, and Soviet naval expansions are comparatively evaluated to answer the question of why continental powers establish or try to acquire naval power beyond levels needed for the physical security of the state. In this context this study concludes that all three states tried to acquire status through naval power. Hence, Constructivism offers a better explanation of continental states' over-investments in naval power.Article Citation Count: 3Turkey's involvement in the F-35 program One step forward two steps backward?(Sage Publications Ltd, 2013) Güvenç, Serhat; Yanık, Lerna K.[Abstract Not Available]Master Thesis The changing character of the Cyprus problem in Turkish foreign policy: 2004-2020(Kadir Has Üniversitesi, 2021) Güvenç, Serhat; Güvenç, SerhatÖZET Annan Planı ve Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne katılımı, Kıbrıs konusunda Türk siyasi elitinin başlangıçta nasıl bir duruş sergilediğini gösteren önemli gelişmelerdendir. 2010'lu yılların sonlarına doğru gerçekleşen doğalgaz sondaj çalışmaları konuya ek bir boyut katmış ve son on altı yıldır Kıbrıs'a ilişkin Türk Dış Politikasının şekillenmesine katkı sağlamıştır. Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin Dış Politikası, özellikle Annan Planı ve daha sonra görülen hidrokarbon keşifleri ile Türkiye'nin siyasi elitinin bazı dış "tehditler" doğrultusunda karşılaştığı iç zorluklar gibi bazı olaylar neticesinde önce güvenlik dışılaştırılmış, daha sonra güvenlikleştirilmiştir. Bu tez, bu durumu daha detaylı araştırmayı ve ardında yatabilecek sebepleri belirlemeyi amaçlamaktadır. Tez kapsamında Kopenhag Okulu'nun önemli bir kavramı olan güvenlikleştirme süreci, eleştirel söylem analizi yoluyla analiz edilmiştir. Bu yöntem, Türk siyasi elitinin söylemlerinin iç ve dış gelişmeler ışığında incelenmesine dayandırılmıştır. Bu tezin de gösterdiği gibi, Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin dış politikası daha çok bölgedeki egemenliğini sağlamlaştırmak ve bir bütün olarak güvenlikleştirilmesi ile ilintilidir. İlgili dış politika aynı zamanda bir güvenlik sorununun Türkiye tarafından "inşası" ve aciliyetinin bir hayatta kalma meselesi olarak görülmesi ile bağlantılıdır. Anahtar Kelimeler: Kopenhag Okulu, güvenlikleştirme, Kıbrıs, Türkiye, dış politika, Annan Planı, hidrokarbon rezervleri, söylem analizi, varoluşsal tehdit, egemenlikArticle Citation Count: 2A tale of two military missions: The Germans in the Ottoman Empire and the Americans in the Republic of Turkey(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2022) Güvenç, Serhat; Guvenc, SerhatTurkey requested big and influential military advisory missions against the Russian threat both from Germany in 1913 and America in 1947. Although these missions were charged with revitalising an antiquated armed force to fight a modern war as soon as possible, in reality Turkish leaders saw both missions as the first step towards a comprehensive military alliance against the Russians. The outbreak of the First World War in 1914 and the Korean War in 1950 provided chances to induce Germany and America to agree upon Turkish desires for long-term military alliance. The military missions had to transform themselves and assumed duties other than those originally contemplated. In both cases a snowballing process of growth started in a relatively short time. The inflow of thousands of military personnel, most of whom were independent of the mission command and pursued different objectives, resulted in fragmentation and sometimes anarchy. There were many similarities between the experiences of both missions. They both suffered from ignorance, insensitivity, and cultural prejudices due to their poor linguistic and cultural preparation.Article Citation Count: 3Changing Naval Balances In The Eastern Mediterranean: Implications For Turkey(Turkish Policy Quarterly, 2016) Güvenç, Serhat; Egeli, SıtkıThis paper is aimed at providing an assesement of the growing Russian naval strength and assertiveness in the Eastern Mediterranean and its implications for Turkey's place in the regional naval power hierarchy after Moscow's direct involvement in the Syrian conflict in 2015. Although the main focus is on the Eastern Mediterranean the region obviously cannot be decoupled from the Black Sea and to some extent from the Aegean. Therefore this paper argues that the naval power hierarchy in these three regions have both historically influenced and been influenced by developments in others.Other Citation Count: 0NATO'nun Evrimi ve Türkiye'nin Transatlantik Güvenliğe Katkıları(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2015) Güvenç, SerhatTürkiye NATO’ya 60 yıl aşkın bir süredir üyedir. Bu sürede güvenliğin hedefleri ve araçlarındaki değişime koşut olarak Türkiye’nin NATO’nun kolektif güvenlik sistemine katkısı da nitelik ve nicelik olarak değişim göstermiştir. Türkiye’nin katkıları bağlamında süreklilik gösteren iki unsur göze çarpmaktadır. Bunlardan birisi coğrafi konumudur. NATO’nun tehdit algılarının yoğunlaştığı bölgelere komşuluğu Türkiye ittifak açısından emlak değerini artırmaktadır. Bir diğer konu ise Türkiye’nin diğer müttefiklere oranla mukayeseli üstünlüğü sayılan, düşük maliyetle büyük bir orduyu silahaltında tutabilmesidir. Soğuk Savaş’ta Türkiye’nin ittifaka katkıları bu iki eksende değerlendirilmiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde, alan dışı kolektif güvenlik görevlerine talip olan NATO’nun evrilen gereksinimleri doğrultusunda Türkiye de katkısını dönüştürüp nicelikten niteliğe ağrılık verdi. Ancak NATO’nun Balistik Füze Savunma Sistemi örneğinde olduğu gibi yünümüzde Türkiye’nin ittifaka temel katkısı bir kez daha coğrafi konumunun bir fonksiyonu olarak gündeme gelmiştir.