Güvenç, Serhat

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Güvenç, S.
Guvenc S.
G., Serhat
Serhat Güvenç
Guvenc, Serhat
Serhat GÜVENÇ
GÜVENÇ, SERHAT
Güvenç, SERHAT
Güvenç,S.
Guvenc,S.
Guvenc,Serhat
Serhat, Guvenc
GÜVENÇ, Serhat
S. Güvenç
G.,Serhat
SERHAT GÜVENÇ
Güvenç, Serhat
Güvenç, Serhat
Güvenç, Serhat
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
serhatg@khas.edu.tr
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

21

Articles

10

Citation Count

35

Supervised Theses

8

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 21
  • Article
    Citation Count: 3
    Nato's Evolution and Turkey's Contribution To the Transatlantic Security
    (Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2015) Güvenç, Serhat
    Turkey has been member of NATO for more than six decades. Turkey's contributions to NATO's collective defense have evolved in quantity and quality in step with changes in the ends and means of security. In terms of its contributions to the alliance, two elements of continued stand out. The first one is Turkey's location. Its proximity to zones of risks and threats in NATO's assessments has turned Turkey into an asset. The other element is Turkey's ability to raise and maintain a large army at a relatively low cost. This has been considered Turkey's "competitive edge" in NATO. Its real estate value and its large army constituted the two main pillars of Turkey's contribution to NATO during the Cold War. Turkey has shifted its emphasis away from quantity to quality to meet NATO's evolving requirements for post-Cold War out-of-area collective security missions. Nevetheless, Turkey's real estate value has come a full circle for the alliance with Ankara's decision to host an radar site as part of NATO's Anti-Ballistic Missile Defense System.
  • Master Thesis
    Threat Perception and Alliance Preferences in the Pro-Government Turkish Press Between March 1945 and January 1946: Publications of Ulus and Cumhuriyet
    (Kadir Has Üniversitesi, 2020) Karakayalı, Yıldırım Kaan; Güvenç, Serhat
    Considered one of the most critical milestones in the history of Turkish Foreign Policy after the Second World War, the termination of the Turkish – Soviet Treaty of Neutrality and Friendship on March 19, 1945, and the subsequent events that are closely related to the Turkish – Soviet and Turkish – Anglo-Saxon relations until the first days of January 1946, particularly the Soviet demands of June 1945, constitute the main scope of this research. In the research, firstly, it was aimed to establish the direct and indirect influence of the government on the press and publication agencies while shaping the threat perception and alliance preferences of the public by considering the relations between the central government, press, and journalists of the period. In conjunction with this, it was aimed to analyse if Turkey, who pursued a balance policy during the Second World War, would meet the characteristics of a "middle power" while re-constructing her alliance preferences after the termination of the Turkish – Soviet Treaty of Neutrality and Friendship, by looking at the publications of the two pro-government newspapers, which had the highest circulation rates. The issues of Ulus and Cumhuriyet published between March 19, 1945, and January 7, 1946, were analysed in this research. By implementing the press scanning method, the articles of the distinguished authors of Ulus and Cumhuriyet, as well as the reports and articles retrieved from local and foreign press agencies and articles written by guest authors were focused. In this research, which has a descriptive nature, the prominent arguments in the literature were tested. As a result, it was concluded from the publications of Ulus and Cumhuriyet that the government had both direct and indirect influence on the process of shaping threat perception and alliance preferences. On the other hand, as reflected in the publications of the newspapers, it was also observed that Turkey meets the middle power characteristics.
  • Master Thesis
    Arap Baharı Sonrası Türkiye - Suriye Krizinde Türk Medyasının Tavrı
    (Kadir Has Üniversitesi, 2014) Temel, Muhlis; Guvenc, Serhat
    Uluslararası ilişkilerde devletlerin dış politika kararlarında kamuoyu desteğini almaları önemlidir. İktidarlar, dış politika kararlarında kamuoyunun desteğini alabilmek adına sık sık propaganda yoluna başvururlar. Propagandanın temel aracı ise medyadır. Medya için geniş kitleleri etkileyen dış politika haberlerinde, milliyetçilikten bağımsız, tarafsız yayıncılık yapması oldukça güçtür. Haber medyası dış politika haberlerinde iktidarın söylemlerini ön planda tutmaktadır. Araştırmamızda dış politika krizlerine örnek olarak verilen Türkiye ve Suriye arasında yaşanan uçak ve helikopter olayları 2012 (Haziran) tiraj sayılarına göre ilk on gazetenin birinci sayfalarında içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Elde edilen veriler ışığında medya, Türk jetinin Suriye tarafından düşürülme olayını sonuçlar üzerinden değerlendirerek “mağdur ama güçlü Türkiye” mesajını kamuoyuna iletmiştir. Türkiye tarafından düşürülen Suriye helikopter krizinde ise medya olayın sebeplerini ön plana çıkararak “mağdur, intikamını alan Türkiye” profili çizmiştir. Bu mesajlarla Türkiye‟nin Suriye sorununda kamuoyunun daha sert politikalar izlenmesine razı edilmesinde medyanın etkisi olduğu gözlemlenmiştir.
  • Article
    Citation Count: 4
    Lost in translation or transformation? The impact of American aid on the Turkish military, 1947-60
    (ROUTLEDGE JOURNALS, 2021-02) Güvenç, Serhat; Uyar, Mesut
    US-Turkish relations were marked by the primacy of military actors during the Cold War. This is considered to be the consequence of the so-called special relationship between the US and Turkish militaries based on mutual trust. However, historical record suggests that the two militaries clashed over a number of institutional, strategic and cultural matters from the onset. The US military assistance did not result in Turkish military's transformation along the US military system. Nevertheless, it precipitated a long overdue generational change within a decade. The US-trained young officers purged the Prussian/German-trained old guard from the ranks.
  • Article
    Citation Count: 4
    The Cold War Origins of the Turkish Motor Vehicle Industry: The Tuzla Jeep 1954-1971
    (Routledge Journals Taylor & Francis Ltd, 2014) Güvenç, Serhat
    With its automobile exports measured in millions of units annually Turkey has become one of the top automobile producing nations in Europe. The current state of the Turkish motor vehicle industry stands in contrast to its modest origins which can be traced back to the early years of the Cold War. In the 1950s a private company ventured into the business of assembling Willy's Jeeps in Turkey. The early developmental trajectory of the Turkish automobile manufacturing resembled the experiences of many other countries that resorted to import substitution to reduce foreign currency dependency for automobile imports. However it differed significantly from others in two ways. First it was not undertaken in response to a coordinated government policy but rather as a one-off private initiative. Second it was justified in the context of the Cold War military and strategic requirements. In other words it stands out among its contemporaries in terms of the prominence of military and defense considerations that shaped US and Turkish military views on a private venture during the Cold War. Although the Jeep assembly experience in Turkey ended in failure its products had remained in service in the Turkish Army for nearly 50 years surviving the Cold War and beyond. The experience also left its deep imprint on Turkey's pursuit of an indigenously designed and manufactured automobile.
  • Doctoral Thesis
    Güvenliksizleşmeden Yeniden Güvenlikleşmeye 2015 Yılından Beri Türk Dış Politikası
    (2024) Tığlı, Sabri Deniz; Güvenç, Serhat
    Bu tez Türk Dış Politikası'nı üç farklı zaman kategorizasyonu içerisinde incelemektedir. Böylelikle, Türk Dış Politikası'nın aynı iktidar partisi hükümetlerinde neden farklılaşan özelliklere ve eğilimlere sahip olduğunun irdelenmesi için dönemselleştirme yapılmaktadır. Birbirinden farklı karakteristiklere sahip olan bu dönemlerde yaşanan önemli gelişmelerin vakalar olarak ele alındığı bu tezde, Neoklasik Realizm'in teorik çerçevesi ve Carl Schmitt'in siyaset felsefesi bütünleştirilmektedir. Teorik olarak bu yaklaşımın iç içe geçirilmesi vasıtasıyla farklı periyotlar içerisinde Türk Dış Politikası'nın yaşadığı dönüşüm ve iç politikadaki dinamikler analitik bir düzlemde entegre edilmektedir. Üç farklı dönemselleştirme olan güvenliksizleşme, dönüşüm ve yeniden güvenlikleşme dönemleri önce kendi iç dinamikleri açısından anlamlandırılarak bir bütün olarak nedensel bir bağlama oturtulmaktadır. Bu yapılırken de Türk Dış Politikası çalışmalarının diğerlerinden farklı olarak teorik düzlemde uluslararası ilişkiler teorisi ve siyaset felsefesi alanlarının açıklama gücünden yararlanılmaktadır. Böylelikle, Türk Dış Politikası'ndaki dönemsel değişimin temelinde iç politikadaki dönüşüm ve değişimlerin etkisiyle küresel sistemdeki dönüşüm ve değişimin etkisi analitik bir çerçevede birleştirilmektedir. Özellikle, iç politikada yaşanılan yapısal dönüşüm ve dış politikada yeniden güvenlikleşme dönemi arasında kurulan nedensellik ilişkisi vasıtasıyla iç politikada yaşanan aktörel değişimler dış politikanın oluşmasını da şekillendirmiştir. Bu tez, Neoklasik Realizmin teorik çerçevesi sayesinde iç politikadaki dönüşümün dış politika yapımındaki etkisini ortaya koyarken, Carl Schmitt'in politik felsefesi yardımıyla da iç politikadaki dönüşümün dış politikanın yeniden güvenlikleşme sürecine olan etkisini açığa çıkarmaktadır. Böylelikle, teori ve yaklaşım birbirine entegre edilerek tezin vakaları ve dönüşümü açıklamada farklı bir çerçeve çizmesi hedeflenmektedir.
  • Doctoral Thesis
    Turbulance in Transatlantic Security Cooperation: the Motives of Confrontation
    (Kadir Has Üniversitesi, 2021) Alkanalka, Mehmet; Güvenç, Serhat
    Tez kapsamında, Transatlantik Güvenlik mimarisindeki çatışmaların ardındaki nedenler analiz edilecektir. Öncelikle, başlıca aktörlerin tehdit algısı, ardından değişen güvenlik yapısı anlaşılmalıdır. Bu amaçla, 2000-2019 zaman aralığında ABD, Fransa ve Almanya'nın stratejik dokümanları üzerinde karşılaştırmalı bir vaka incelemesi gerçekleştirilmiştir. Bu tez kapsamında; incelediğimiz üç devletin dokümanları söz konusu aktörlerin tehdit algısı, ittifaktaki duruşları ve savunma stratejilerine dair somut verileri ortaya koymaktadır. Güç dengesi ile tehdit dengesi kavramları, tez çalışması kapsamında birlikte ele alınan kilit realist kavramlardandır. Güç dengesi teorisini benimseyen devletler, güç dağıtımını dikkate alarak dengeleme yapmak suretiyle hedeflerine ulaşırken; tehdit dengesi kavramını dikkate alan devletler güçten ziyade tehditleri dengeler. Söz konusu üç aktörün tehdit tanımları örtüşmemektedir. Transatlantik İttifakını sürdürmek için, Fransa ile Almanya'nın güvenlik tercihleri eskisi kadar olmasa da, çok taraflı iletişim stratejilerine ve Transatlantik İttifakı içerisinde yeni çıkar ve nüfuz alanlarına ihtiyaç duydukları çıkarımında bulunulabilir. Bu çalışmanın ana hipotezi şu şekilde özetlenebilir: küresel güç yapısı ve dağıtımı, ABD ve Avrupa Kıtasındaki İki Güç olan Fransa ile Almanya'yı birlikte hareket etmeye yöneltmektedir. Bu tezin başlıca bulgularından birisi; ABD'nin realist okumadan uzak hareket ettiği ve Almanya ile Fransa'nın daha realist bir yol izlediğidir. Stratejik tehdit varsayımlarına dair aksiyonların hiçbir zaman kutsal ve değişmez olmadığı, aksine sürekli değiştiği sonucuna varılabilir.
  • Master Thesis
    The Changing Character of the Cyprus Problem in Turkish Foreign Policy: 2004-2020
    (Kadir Has Üniversitesi, 2021) Temel, Zeynep; Güvenç, Serhat
    ÖZET Annan Planı ve Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne katılımı, Kıbrıs konusunda Türk siyasi elitinin başlangıçta nasıl bir duruş sergilediğini gösteren önemli gelişmelerdendir. 2010'lu yılların sonlarına doğru gerçekleşen doğalgaz sondaj çalışmaları konuya ek bir boyut katmış ve son on altı yıldır Kıbrıs'a ilişkin Türk Dış Politikasının şekillenmesine katkı sağlamıştır. Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin Dış Politikası, özellikle Annan Planı ve daha sonra görülen hidrokarbon keşifleri ile Türkiye'nin siyasi elitinin bazı dış "tehditler" doğrultusunda karşılaştığı iç zorluklar gibi bazı olaylar neticesinde önce güvenlik dışılaştırılmış, daha sonra güvenlikleştirilmiştir. Bu tez, bu durumu daha detaylı araştırmayı ve ardında yatabilecek sebepleri belirlemeyi amaçlamaktadır. Tez kapsamında Kopenhag Okulu'nun önemli bir kavramı olan güvenlikleştirme süreci, eleştirel söylem analizi yoluyla analiz edilmiştir. Bu yöntem, Türk siyasi elitinin söylemlerinin iç ve dış gelişmeler ışığında incelenmesine dayandırılmıştır. Bu tezin de gösterdiği gibi, Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin dış politikası daha çok bölgedeki egemenliğini sağlamlaştırmak ve bir bütün olarak güvenlikleştirilmesi ile ilintilidir. İlgili dış politika aynı zamanda bir güvenlik sorununun Türkiye tarafından "inşası" ve aciliyetinin bir hayatta kalma meselesi olarak görülmesi ile bağlantılıdır. Anahtar Kelimeler: Kopenhag Okulu, güvenlikleştirme, Kıbrıs, Türkiye, dış politika, Annan Planı, hidrokarbon rezervleri, söylem analizi, varoluşsal tehdit, egemenlik
  • Doctoral Thesis
    Kadın, Cinsiyet ve Radikalizm: Işid Kadınları ve Cihaddaki Rolleri
    (2023) Ulaş, Gülfer; Güvenç, Serhat; Açıkmeşe, Sinem Akgül; Sert, Deniz
    Bu tezin kapsayıcı amacı, kadın radikalleşmesine yönelik anlayışı ilerletmektir. Bu araştırma dizisi, kadın teröristlerle ilgili ilk çalışmaların ortasında ortaya çıkmış olsa da, sözde İslam Devleti dünya çapında kayda değer sayıda kadını bünyesine katmayı başardı. Sünni İslam'ın köktenci yorumlarından yararlanan Selefi-cihatçı örgüt, olağanüstü şiddet içeren terörizm türüyle uluslararası ün kazandı. IŞİD uzun süredir Ortadoğu'daki etki alanını genişletmeye çalışıyor ve bu amaçla yeni nesil cihatçıları bünyesine katmaya yönelik operasyonlar planladı ve yürüttü. IŞİD, son toprak parçasını kaybettiği Mart 2019'a kadar Batı'dan binlerce genci terör örgütüne devşirdi ve bunların dikkate değer bir kısmı kadınlardan oluşmaktadır. Kadınların radikalleşmesine olan ilgiyi canlandırmak ve bu tezin kapsayıcı amacına ulaşmak için, cihatçı radikalleşme ve kadın temsilleriyle ilgili mevcut literatürün kapsamlı bir incelemesi yoluyla iki ana tema belirlendi. Bunlarla, cevapları bu tezin orijinal katkısını oluşturan üç araştırma sorusu sorulmuştur: İlk olarak, kadınlar IŞİD'e neden ve nasıl çekiliyor?; İkinci olarak, kadınların isteyerek değil, zorlama yoluyla katıldıkları ve aktif rol almadıkları görüşü ne kadar doğrudur?; Son olarak ise, IŞİD'in Türkiye'den katılan kadınlar için cazibesi nedir?. Bu araştırma sorularını yanıtlamak için, İstanbul'da Geri Gönderme Merkezi'nde tutulan yabancı uyruklu IŞİD'e katılmış kadınlar ile görüşme yapılmıştır. Ayrıca, Türkiye'deki yerel gazetelerde yer alan IŞİD'li kadın katılımcıların profillerine dayalı olarak nitel analiz yapılmıştır. Motivasyonlar bir dereceye kadar kimlik krizinin kritik olduğunu gösteriyor; bununla birlikte, Türkiye örneğinde coğrafi yakınlık, halihazırda bulunan yerel ağlar, sosyo-ekonomik zorluklar, ideoloji ve din esas olarak baskındır. Çalışmadaki tartışmalardan ortaya çıkan metodoloji, teori ve politika ile ilgili bulgular gelecekteki araştırmalara umut olmaktadır.
  • Master Thesis
    Explaining Chinese Conducts in International Relations: Maritime Silk Road and Northern Sea Route
    (Kadir Has Üniversitesi, 2022) YÖNEL, DERİN; GÜVENÇ, SERHAT
    The main objective of this research is to evaluate China's goals for exploiting global governance provisions in the Arctic Ocean to reconfigure the rules-based international order in its favour. This study will also investigate China's global governance pretext to establish alternative global governance known as the Beijing Consensus through collaborative projects such as the Belt and Silk Road Initiative and its offshoots. The Beijing Consensus was established to continue China's struggle for hegemony against the rule-based international order led by the United States. China also uses the Maritime Silk Road Initiative to preserve its economic competitiveness in the Arctic Ocean through bilateral cooperation with the Russian Federation.