Güzel, Ali

Loading...
Profile Picture
Name Variants
A. Güzel
GÜZEL, ALI
G., Ali
Guzel,A.
G.,Ali
Güzel, ALI
Ali Güzel
Ali GÜZEL
Guzel,Ali
Güzel, A.
ALI GÜZEL
GÜZEL, Ali
Güzel, Ali
Ali, Guzel
Guzel, Ali
Güzel,A.
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
aguzel@khas.edu.tr
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

22

Articles

13

Citation Count

3

Supervised Theses

9

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 22
  • Master Thesis
    Toplu İş Sözleşmesinin Kişi Bakımından Uygulama Alanı
    (Kadir Has Üniversitesi, 2016) Özkan, Sema Deniz; Güzel, Ali; Güzel, Ali
    Toplu is sozlesmesinin normatif hukumleri is sozlesmesinin yapilmasina icerigine ve sona ermesine iliskin hukumlerden olusur. Bu hukumler sozlesmenin kisi bakimindan uygulama alanindaki iscilerin tumunun calisma kosullarini etkilemektedir ve isveren calisma sartlari veya calistirmaya son verilmesine iliskin toplu is sozlesmesi hukumlerini taraf sendikaya uye olma baska bir sendikaya uye olma ya da hicbir sendikaya uye olmama bakimindan ayrim yapmaksizin tum iscilere uygulamakla yukumludur. Ancak toplu is sozlesmesinde yer alan ucret prim ikramiye ve paraya iliskin sosyal yardim konularindaki hukumler ise sozlesmenin kapsaminda bulunan tum iscilere degil Kanunda ongorulmus yararlanma kosullarini saglayan iscilere uygulanacaktir. Toplu is sozlesmesinden kimlerin yararlanabilecegi 7 Kasim 2012 tarih ve 28460 sayili Resmi Gazete'de yayimlanarak yururluge girmis olan 6356 sayili Sendikalar ve Toplu Ýs Sozlesmesi Kanununda duzenlenmistir. Kanuna gore taraf sendikaya uye isciler ile taraf sendikaya uye olmamakla birlikte dayanisma aidati odeyen isciler toplu is sozlesmesinden yararlanabilirler. Ayrica Kanunda isveren vekillerinin isvereni temsilen toplu gorusmeye katilanlarin ve grev esnasinda isyerinde calisanlarin toplu is sozlesmesinden yararlanamayacagi da duzenlenmistir. Tezimizde toplu is sozlesmesinin kisi bakimindan uygulama alanina giren iscilerin kimler oldugu ve bu iscilerin toplu is sozlesmesinden yararlanabilmek icin tasimasi gereken kosullar eski ve yeni Kanun metinleri karsilastirilarak doktrindeki goruslerden ve Yargitay kararlarindan da faydalanilarak incelenmeye calisilmistir.
  • Article
    AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRK İŞ HUKUKUNDA İŞVERENİN ÇALIŞMA KOŞULLARI HAKKINDA İŞÇİLERİ BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
    (2007) Güzel, Ali; Güzel, Ali; Ugan, Deniz; Ertan, Emre
    [Abstract Not Available]
  • Master Thesis
    Kanun Dışı Grevin Hukuki ve Cezai Sonuçları
    (Kadir Has Üniversitesi, 2019) Arslan, Ayşe Öykü; Güzel, Ali; Güzel, Ali
    Çalışanların, ekonomik ve sosyal menfaatlerinin korunmasını sağlayan grev hakkı, temel hak ve özgürlüklerden biridir. Uluslararası sözleşmeler ile denetim organlarının içtihadı, grev hakkının kapsamı, korunması ve sınırlanması açısından rehber niteliğindedir. Türk Hukukunda, Anayasa ile korunan grev hakkı sadece işçiler tarafından ve toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sırasında uyuşmazlığın ortaya çıkması halinde kullanılabilir. 6356 sayılı STİSK'da, kanuni grevin tanımı ile kanuni grevin şartları düzenlenmiştir. Söz konusu şartlara uygun olmayan grev, kanun dışı grev olarak kabul edilmektedir. Kanun dışı grevin ise hukuki ve cezai sonuçları bulunmaktadır. Tezimizin ilk bölümünde grev, kanuni grev ve toplu eylem kavramları öncelikle uluslararası sözleşmeler ve AİHM, ILO ve Avrupa Sosyal Haklar Komitesi'nin kararları kapsamında incelenecektir. Ardından, bu kavramlara ilişkin Türk hukukunda yer alan düzenlemeler değerlendirilecektir. İkinci bölümde ise, kanun dışı grev hakkında 6356 sayılı Kanun'da yer alan idari para cezaları ile TCK'da yer alan yaptırımlar incelenecektir.
  • Master Thesis
    Türk İş Hukukunda Belirli Süreli İş Sözleşmesi Yapma Serbestisi ve Sınırları
    (Kadir Has Üniversitesi, 2012) Geniş, Hasan; Güzel, Ali; Güzel, Ali
    Belirli süreli iş sözleşmesi, objektif koşulların varlığı şartına bağlı olarak, taraflarca sözleşmenin sona erme anının sözleşmenin kurulması aşamasında takvime göre veyaamaca dayalı olarak önceden öngörülebilir şekilde belirlendiği iş sözleşmesidir.4857 sayılı İş Kanununun getirdiği düzenleme uyarınca belirli süreli iş sözleşmelerinin yapılabilmesi ve yenilenmesi objektif koşulların varlığına bağlıdır. Eğer sözleşmenin belirli süreli olarak yapılması için objektif koşullar bulunmuyorsa bu durumda sözleşme baştan itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilecektir.
  • Article
    Toplu Pazarlık ve Toplu İş Sözleşmesi Sistemine Eleştirel Bir Yaklaşım
    (Istanbul Univ Fac Law, 2016) Güzel, Ali; Güzel, Ali
    [Abstract Not Available]
  • Article
    "iş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı Taslağı Hakkında Bazı Aykırı Düşünceler!..."
    (DİSK Birleşik Metal-İş, 2016) Güzel, Ali; Güzel, Ali
    Adalet Bakanlığı tarafından iş mahkemelerindeki yoğunluğun ve iş yargılamasındaki sorunların çözümü amacıyla yeni bir iş mahkemeleri kanun tasarı taslağı hazırlanıp kamuoyuna sunulmuştur. Söz konusu Tasarı Taslağı, birçok tartışılacak konuyu da beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada Tasarı Taslağında yer alan iş yargılamasında zorunlu arabuluculuk, yeni zamanaşımı süreleri ve işe iade davalarına ilişkin getirilmek istenen düzenlemeler inceleme konusu yapılmış, bu hususlara ilişkin eleştiri ve öneriler sunulmuştur.
  • Master Thesis
    İs Guvencesi Hukumleri Bakimindan Asil İsveren - Alt İsveren İliskisi
    (Kadir Has Üniversitesi, 2018) Çomlekci, Sari Melis; Güzel, Ali; Guzel, Ali
    İsci - isveren iliskisinde oldukca fazla uyusmazligin yasandigi ve is iliskisinin en onemli asamalardan biri olan is sozlesmesinin sona ermesi asamasinda is guvencesi sisteminin sonucu olan ise iade davalari guncel ve cokca karsilasilan davalardir. Ýs guvencesi sistemi ile esasen is iliskisinin devaminin saglanmasi iscinin isinin guvence altina alinmasi isverenin keyfi olarak is iliskisini sonlandirmasinin onune gecilerek iscinin korunmasi hedeflenmistir. 4857 sayili Ýs Kanununda is guvencesi sistemine yer verilmis is guvencesi kapsamindaki iliskilerde fesih serbestisi kaldirilmis fesihte kanunda duzenlenen gecerli veya hakli nedenlerin varligi aranmis nedenlerin varligini ispat yuku isverene yuklenmis bu duzenlemeye aykiri olarak yapilan fesihlerde ise iscinin ise iadesini talep edebilecegi ongorulmustur. Ýs Kanununda yer alan asil isveren - alt isveren uygulamasi ise gunumuzde surekli olarak artmakta ve isci - isveren iliskisini farkli sekillerde etkilemektedir. Ýs hukukunda onemli bir yere sahip olan is guvencesi sistemi bakimindan asil isveren ve alt isverenin rolleri sorumluluklari ise iade davalarindaki konumlari bu iliskinin isciye yansimalari uygulamada sorunlara yol acmaktadir. Tezimizde is guvencesi sistemi ve bu sistemin sonucu olan ise iade davalari bakimindan asil isveren - alt isveren iliskisi ele alinmis ozellikle alt isveren iscisinin is guvencesi hukumlerinden yararlanma sartlari ise iade davalarinda asil isveren ve alt isverenin taraf sifati ise iade davalarina baglanan sonuclardan asil isveren ve alt isverenin ne sekilde sorumlu olacagi ve asil isveren - alt isveren iliskisinde isveren degisikliklerinin is guvencesi bakimindan etkileri hususlari Ýs Kanunu kapsaminda doktrindeki gorusler ve Yargitay kararlarindan da faydalanilarak incelenmeye calisilmistir.
  • Article
    İş Sözleşmesinin “eylemli” Feshi ve Uygulama Sorunları
    (2022) Güzel, Ali; Güzel, Ali
    İş sözleşmesinin feshi, tarafları açısından, çok önemli hukuki sonuçlar doğurmasına karşın, kavramsal düzeyde anlam belirsizliği nedeniyle uygulamada karmaşık ve özellikle işçi açısından önemli hak kayıplarına da yol açabilmektedir. Klasik sözleşme kuramına göre; fesih, sözleşmeyi sona erdiren tek yanlı bir irade beyanıdır. Aynı esas, iş sözleşmesi açısından da geçerlidir. Gerçekten, Borçlar Kanununda (m.431) olduğu gibi, İş Kanununa göre de belirsiz süreli iş sözleşmelerinde işçi veya işverenin bildirim süresi tanıyarak tek yanlı iradesiyle sözleşmeyi feshetmesi (İşK. m.17) olanaklı olduğu gibi, belirsiz ya da belirli süreli iş sözleşmelerinde haklı bir nedenin varlığı halinde de bildirim süresi tanımaksızın işçi (İşK.m.24) veya işveren (İşK. m.25) tarafından fesih gerçekleştirilebilecektir. Fesih bildirimi, yenilik doğuran bir hak olup, var olan hukuki ilişkiyi bozduğu, yani iş sözleşmesini sona erdirdiği için bozucu yenilik doğuran haklar arasında yer alır. Bu nedenle, fesih bildiriminin belirli ve açık biçimde yapılması, tarafların hak ve yükümlülükleri açısından yaşamsal bir öneme sahip bulunmaktadır. Bu temel kurala karşın, uygulamada fesih bildirimi, çoğu kez, açık bir biçimde yapılmaz. Yargıtayın yerleşik içtihadına göre, olayların akışından taraflardan birinin söz veya davranışı ile sözleşmeye son verildiği saptanabiliyorsa, bu türdeki davranışların da fesih niteliğinde kabul edilmesi gerekir. İşte, “eylemli fesih” kavramı bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Anılan bu fesih biçimi, işçinin söz ve davranışlarının bir sonucu ise, “işçinin istifası” ya da teknik hukuk açısından iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi; işverenden kaynaklı ise, işverence gerçekleştirilmiş bir fesih söz konusu olacaktır. Ne var ki, belirtilen bu hususlar da, her somut olaya uygulanabilirliği söz konusu olabilecek kesin bir anlam içermemektedir. Eylemli fesih konusundaki karmaşık sorunlara ve uyuşmazlıklara da bu husus kaynaklık etmektedir. Yargıtay, değişik olasılıkları dikkate alarak, işçinin kimi söz ve davranışlarını, işçi fesih değil, işveren feshi olarak niteleyebilmektedir. Bu çözüm, isabetli ve yerleşik içtihada dönüşmüş olmasına karşın, uyuşmazlıkların azımsanmayacak bir bölümünde, çelişkili sonuçlara varıldığı, eylemli fesih niteliğindeki maddi olayların hukuki değerlendirmesinin isabetsiz yapıldığı da tespit edilebilmektedir. Bu incelemenin temel amacı da, bu kapsamdaki sorunlara açıklık kazandırmak ve çelişkili kararlara işaret ederek, çözüm önerileri oluşturmaktır.
  • Article
    Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Hukuki Nitelemesi -haksız Feshe Bağlı Tazminat ve Cezai Şart
    (2022) Güzel, Ali; Güzel, Ali
    Esneklik aracı olarak, belirli süreli iş sözleşmesi ile işçi istihdamının uygulamada yaygınlık kazanmış olması, anılan sözleşmelerin yapılması ve yenilenmesinin, işçinin iş güvencesi dışında kalması için kullanılmaması ve bu yöndeki kötü niyetli uygulamaların korunmaması gereği önem kazanmaktadır. Bu noktada özellikle belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce haksız feshi ve bakiye süre ücreti ile cezai şart, son yıllarda yargı organını meşgul eden konular arasında ilk sırayı almış görünmektedir. Belirtilen hususların bilimsel açıdan değerlendirilmesi ve çözüm önerilerinin oluşturulması önem taşımaktadır.
  • Article
    Droits et libertés fondamentaux du citoyen-salarié en droit du travail
    (2022) Güzel, Ali; Güzel, Ali; Çatalkaya, Deniz Ugan; Ugan Çatalkaya, Deniz; Heper, Hande; Heper Aykaş, Hande
    À compter des années 1980, et de nos jours, les droits et libertés fondamentaux, non seulement apparaissent et prennent une dimension particulière au sein de l’entreprise, mais englobent aussi tous les aspects de la vie privée et professionnelle du citoyen-salarié. Il s’agit essentiellement de l’apparition des droits et libertés fondamentaux du citoyen salarié qui marquent l’évolution contemporaine de droit du travail. Car, les actes de l’employeur restreignant les libertés fondamentales forment l’essentielle du contentieux du travail. Pour cette raison, ce ne sont pas uniquement des droits nouveaux aux fonctions variées qui ont fait leur irruption en droit du travail, mais c’est en même temps une méthode spécifique qui a surgi dans le raisonnement judiciaire autour d’un principe général consacré par les législations aussi bien nationale qu’internationale. De cette manière, dans cette étude, le sujet de sauvegarde des droits et libertés fondamentaux du citoyen-salarié a été abordé en trois parties : Dans la première partie il a été présenté un aperçu historique de ces droits et libertés, leur progrès inévitable et leur fonction indispensable en droit du travail. Quelques illustrations parmi les droits de la personne du salarié ont été examinées à la lumière de la doctrine et de la jurisprudence sous un deuxième titre. Étant donné que les droits et libertés fondamentaux du salarié se posent comme une limite au pouvoir de l’employeur, la troisième partie est consacrée à la conciliation du pouvoir et les libertés au sein de l’entreprise et avec la méthode de contrôle juridique qui s’appuie sur le principe de proportionnalité.