Yılmaz, Onurcan

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Yilmaz,O.
Yilmaz,Onurcan
Yılmaz, O.
YILMAZ, Onurcan
Yılmaz, Onurcan
O. Yılmaz
Onurcan Yılmaz
Onurcan, Yilmaz
YILMAZ, ONURCAN
Yılmaz, ONURCAN
Yılmaz O.
Yilmaz, Onurcan
Onurcan YILMAZ
Y., Onurcan
ONURCAN YILMAZ
Y.,Onurcan
Yılmaz,O.
Job Title
Doç. Dr.
Email Address
onurcan.yilmaz@khas.edu.tr
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

47

Articles

28

Citation Count

326

Supervised Theses

13

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 46
  • Article
    Citation Count: 7
    The Relationship Between Attachment To God Prosociality and Image of God
    (Sage Publications Ltd, 2018) Bayramoğlu, Yunus; Harma, Mehmet; Yılmaz, Onurcan
    Although religiosity fosters some antisocial behaviors (e.g. support for suicide attacks) it is well-known that it also enhances in-group cooperation and prosociality (e.g. donating to charity). Supernatural punishment hypothesis suggests that the fear of punishment from an invisible potent and powerful supernatural agent can keep everyone in line and encourage prosociality. We first investigated this relationship in a predominantly Muslim country and then tested a model suggesting that attachment to God can lead people to think God as authoritarian which in turn leads them to report more prosocial intentions. The results demonstrate that (1) there are some findings suggesting that Attachment to God Inventory is a reliable measure in Turkey (2) seeing God as authoritarian is positively correlated with prosociality and (3) our abovementioned model was supported by the data. Results generally support the supernatural punishment hypothesis and additionally show the utility of attachment theory in explaining the religiosity-prosociality link.
  • Book Part
    Citation Count: 3
    Intuition and Deliberation in Morality and Cooperation: an Overview of the Literature
    (CRC Press, 2019) İşler, Ozan; Yılmaz, Onurcan
    This chapter focuses on a question that remains in relative neglect in the management literature-whether intuitions support ethical and cooperative behavior. It provides an overview of the literature and discuses the emerging picture on dual-process accounts of morality and cooperation. Despite the growing scholarship on the pros and cons of intuitive managerial decision-making, the literature understandably prioritizes the aspects of strategic business decisions and consequent corporate financial performance. A comparison of the heuristics-and-biases, ­simple-heuristics, and naturalistic decision-making accounts indicated that expertise is built on regular feedback from a learning-friendly environment and that intuitions tend to be reliable when expertise matches the decision environment. Evidence on the dual-process accounts of cooperation indicates that both social heuristics and self-control may regulate intuitive cooperation to an extent dependent on the problem at hand and on the associations it may induce.
  • Master Thesis
    Bilişsel Stil ve Dini İnanç: İki Modelin Testi
    (2024) Şeker, Fırat; Yılmaz, Onurcan
    İnsanların evrimleşmiş bilişsel yapısının dini inançlar için sezgisel bir bilişsel temel oluşturduğu savunulmaktadır. İkili İşlem Modeli (İİM) derin düşünmeye daha yatkın bireylerin dini inançlarının azalması gerektiğini öne sürmektedir. Bu doğrultuda, önceki araştırmalar derin düşünme ile dini inanç arasında büyük oranda tutarlı olarak negatif bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bir başka model olan Dışavurumcu Rasyonalite Modeli (DRM), derin düşünmenin kimlik koruyucu bir işlevi olduğunu öne sürmektedir. Bir konuyu sosyal kimlikleriyle ilgili olarak görenler, bu konuda sahip oldukları görüşlerini güçlendirmek için derin düşünmeyi kullanabilirler. Mevcut literatürde İİM büyük destek görmüş olmasına rağmen önceki çalışmalar hem İİM'yi hem de DRM'yi test etmek için kimlik gruplarını eşit şekilde temsil eden bir örneklemden veri toplamamıştır. Bu çalışmada, bu sınırlamanın üstesinden gelmek için hem dindar (n = 580) hem de inançsız (n = 594) Amerikan katılımcılardan veri topladık ve çeşitli derin düşünme ölçümleri kullandık. Hem İİM hem de DRM'nin öngörülerini test etmek adına bu ölçümlerin Tanrı'ya inanç ve evrime inançsızlıkla ilişkilerini inceledik. Örneklemimizin tamamında, tüm derin düşünme ölçümleri Tanrı'ya inanç ve evrime inançsızlıkla negatif korelasyon göstermiştir. Bununla birlikte, örneklemi dindarlar ve inançsızlar olarak ikiye ayırdığımızda bazı negatif korelasyonların dindarlar için daha zayıf olduğu gözlemlenmiştir; bu da DRM'yi desteklemektedir. Genel olarak, sonuçlarımız ağırlıklı olarak İİM'nin açıklamasını desteklemektedir ve DRM'nin öngörüleri de örneklemimizde tespit edilebilir görünmektedir.
  • Master Thesis
    Does Cognitive Reflection Predict Cooperation Behavior After a Seven-Month Period
    (Kadir Has Üniversitesi, 2023) Acem, Ensar; Yilmaz, Onurcan
    Bu çalışma, Hristiyan inananlar ve inanmayanlar (ateist ve agnostikler) arasında yedi aylık bir sürenin ardından (bilişsel stil ve bilişsel yeteneğin standart ölçümleriyle ölçülen) bilişsel derin düşünmenin grup içi, grup dışı ve anonim ortaklara karşı işbirliği davranışını yordayıp yordamayacağını test etmeyi amaçladı. Talep etkisi (demand effect) gibi ölçüm araçlarının potansiyel karıştırıcı etkilerini önlemek için, bilişsel ölçümlerin (ön test) işbirliği davranışı ölçümleriyle (son test) bağlantısını kesen ön- ve son-test evreleri kullanıldı. Bilişsel derin düşünmenin birden çok bileşeni, bilişsel stil için Bilişsel Performans Testi ve bilişsel yetenek için Raven Progresif Matrisleri dahil olmak üzere çeşitli değerlendirme araçları kullanılarak ölçüldü. İşbirlikçi davranış, iki aşamalı Mahkum İkilemi (Mİ) aracılığıyla ölçüldü; katılımcılar oyunu başlangıçta anonim ortaklarla ve ikinci aşamada iç-grup, dış-grup veya yine anonim bir ortakla oynadılar. Grup kimliği manipülasyonu, katılımcıların gerçek dini kimliklerine dayanıyordu. Adillik hassasiyetlerini ölçmek için Para Tahsis Oyunu (PTO) da kullanıldı. Daha yüksek bilişsel derin düşünmenin (1) daha yüksek anonim işbirliği, (2) PTO'da daha düşük iç-grup yanlılığı ve (3) Mİ'de daha düşük dış-grup ayrımcılığı yordayacağını bekleyen hipotezleri test etmek için doğrulayıcı analizler yapıldı. Ancak sonuçlar hiçbir hipotezi desteklemedi. Bununla birlikte, keşifsel analizler, aktif olarak açık fikirli düşünmenin iç-grup yanlılığını negatif olarak yordadığını ve akıcı zekanın, iç-grup yanlılığını yordamada sıfır toplamlı inançlarla etkileşime girdiğini ortaya koydu. Daha yüksek sıfır toplamlı oyun inançlarına sahip olanlar için; akıcı zeka, iç-grup yanlılığını pozitif olarak yordadı. Ayrıca, analitik bilişsel stil ve toplam derin düşünme skorları, yalnızca inanmayanlar arasında (inananlara kıyasla) tek seferlik anonim işbirliğini pozitif olarak yordadı ve bu, gruplararası epistemik norm farklılıklarına işaret ediyor. Bu bulgular, bilişsel derin düşünmenin işbirlikçi davranış üzerindeki etkisinin bağlamsal ve bireysel faktörlere bağlı olduğunu göstermektedir.
  • Master Thesis
    The Effect of the 2023 Türkiye - Syria Earthquakes on Cooperative Behaviors and Intentions
    (Kadir Has Üniversitesi, 2023) Varol, Melih; Yilmaz, Onurcan
    Pek çok teori varoluşsal tehditler ile politik davranışlar ve tutumlar arasında olan karmaşık ilişkiye açıklama getirme teşebbüsünde bulunsa da alanyazında bulunan çalışmalar nihai bir sonuca ulaşamamış ve bulgular sistemli bir şekilde bir teoriyi desteklememektedir. Kuramlar arasındaki çelişkileri çözmek ve farklı tehditlerin politik ideoloji, tutum ve davranışları nasıl şekillendirdiğini incelemek amacıyla Eadeh ve Chang (2020) siyaset bilimi alanyazınında hali hazırda bulunmakta olan Soruna Vakıflık Modeli'ni (Petrocik, 1996) siyaset psikolojisi alanyazınına adapte etti. Soruna Vakıflık Modeline göre farklı şekildeki tehditler (tip, şiddet vs.) farklı zaman, mekan ve bağlamlarda farklı politik yöne doğru kaymalara (muhafazakarlık veya liberallik) sebep olabilir. Bu araştırmada, literatürde çok çalışılmayan bir tehdit tipi olan deprem tehditinin katılımcıların işbirliği davranışları ve niyeti üzerindeki etkisi ve deprem risk algısının düzenleyici etkileri doğal deney ortamında incelenmiştir (2023 Türkiye – Suriye depremleri öncesi ve sonrası). Çalışma kapsamında deprem tehditinin diktatör ve kamusal mallar oyunu ile ölçülen para paylaşma davranışı ve işbirliği olarak ahlak ölçeğinde ölçülen işbirliği niyeti üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırma öncesi anket çalışmasına katılan katılımcılar bu çalışmaya davet edildi (Örneklem sonuç olarak 388 katılımcıdan oluşmaktadır.) ve deprem manipülasyonu ile kontrol koşullarına seçkisiz bir şekilde atandılar. 2023 Türkiye – Suriye depremleri ardından katılımcıların işbirliği davranışı ile risk algılarında artış gözlemlenirken işbirliği niyetinde azalma meydana geldiği saptanmıştır. Buna karşın depremin cömertlik davranışı üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı saptanmıştır. Deney manipülasyonun bağımlı değişkenler üzerinde etkisinin olmadığı gözlemlenmiştir ve bu durumun tavan etkisinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ahlaki mesajların deprem tehditinin olumsuz etkilerini hafifletmediği ve bireysel farklılık değişkenlerinin potansiyel düzenleyici değişken olarak bağımlı değişkenler üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Sonuçlar farklı tip tehditlerin farklı psikolojik tepkilere yol açabileceği argümanını desteklemektedir.
  • Master Thesis
    Derin Düşünme, Daha Güçlü Manipulasyon Kullanıldığında Komplo Teori İnançlarının Benimsenmesini Azaltır
    (2023) Sümer, Vahdet; Yılmaz, Onurcan; Sarıbay, Selahattin Adil; Alper, Sinan
    Analitik düşünme ve komplo teorileri üzerine yapılan çalışmalar, az sayıda deneysel çalışma mevcut olmakla birlikte, çoğunlukla korelasyoneldir. Ancak, bu deneysel çalışmalar da güçlü bir analitik düşünme manipülasyonu içermemekte ve gerçekleştirilen replikasyon denemeleri başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Bu çalışmada, daha güçlü bir analitik düşünme manipülasyonu olarak analitik düşünme eğitimi (debiasing training; Isler, Yilmaz, ve Dogruyol, 2020), ve Swami ve arkadaşlarının (2014) çalışmasında yer alan karıştırılmış cümle görevi (scrambled sentence task) analitik düşünme manipülasyonu olarak kullanılarak bireylerin komplo inançları üzerine olan etkisi incelendi. Sosyal medya üzerinden ulaşılan katılımcılar rastgele dört farklı gruba ayrıldı: yüksek analitik düşünme (analitik düşünme eğitimi), düşük analitik düşünme (analitik düşünme görevlerine herhangi bir geribildirim almadan maruz kalmak), orijinal analitik düşünme manipülasyonu (analitik düşünmeyle ilgili hedef kelimelerin olduğu karıştırılmış cümle görevi) ve kontrol (nötr kelimelerin olduğu karıştırılmış cümle görevi). Manipülasyonlar gerçekleştikten sonra, katılımcılardan genel olarak komplo teorileri ve COVID-19 ile ilgili komplo teorilerine dair görüşlerini belirtmeleri istendi. Araştırma bulguları, yüksek analitik düşünme grubunda olan bireylerin kontrol grubuna kıyasla genel ve COVID-19 ile ilgili komplo teorilerine daha az inandıklarını göstermektedir ancak yüksek analitik düşünme grubu ve düşük analitik düşünme grubu arasında anlamlı bir fark görülmemektedir. Bu sonuçlar, hipotezlerde öngörüldüğü gibi, daha güçlü bir deneysel manipülasyon kullanıldığında, derin düşünmenin genel ve COVID-19 ile ilgili komplo inançlarının benimsenmesini azalttığını göstermektedir. Gelecekteki araştırmalar, analitik düşünme eğitimi manipülasyonunu kullanarak bu bulguları bireylerin aşılara olan inancı ve diğer kanıtlaması zor olan inançları (paranormal inançlar, yapay-bilim inançları) üzerinde test etmelidir.
  • Master Thesis
    Sezgisel ve Mantıksal Düşünmenin Ahlaki Faydacılığın Boyutları Üzerindeki Etkisi
    (2024) Almaç, Halil; Yılmaz, Onurcan
    Bu çalışmada, sezgisel ve analitik düşünmenin faydacılığın iki boyutu olan tarafsız fayda ve araçsal zarar üzerindeki etkileri incelenmiştir. Ancak, daha sonra yapılan çalışmalar (Isler & Yilmaz, 2023) akıl yürütmeye yönlendirme manipülasyonu olarak kullanılan tekniğin analitik düşünme performansını artırmadığını göstermiştir; bu da Capraro ve arkadaşlarının (2019) bulgularının yalnızca analitik düşünmenin etkilerine atfedilemeyeceğini düşündürmektedir. Ayrıca, çalışmalarında gerçek bir kontrol grubunun bulunmaması gözlemlenen etkilerin yorumlanmasını zorlaştırmaktadır. Capraro ve arkadaşlarının (2019) orijinal deney düzeneğini temel alarak, sadece onların kullandığı duygusal ve analitik düşünmeye yönlendirme manipülasyonlarını değil, aynı zamanda mevcut literatürde etkili olduğu bilinen bilişsel yanlılık eğitimini ve pasif bir kontrol grubunu da dahil ettik. Orijinal çalışmaya benzer şekilde çevrimiçi bir ABD örneklemi (N = 746) ile bir deney gerçekleştirdik. Sonuçlarımız, hem duygusal hem de analitik düşünmeye yönlendirmenin tarafsız fayda puanlarını bilişsel yanlılık eğitimi ve kontrol koşullarına kıyasla artırdığını, sadece analitik düşünmeye yönlendirmenin araçsal zarar puanlarını bu koşullara göre artırdığını ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bilişsel yanlılık eğitimi kontrole kıyasla anlamlı bir etki göstermemiş, duygusal ve mantıksal düşünmeye yönlendirmenin bilişsel yanlılık eğitimi ve kontrole göre etkileri aynı yönde olmuştur. Analiz, Capraro ve arkadaşlarının (2019) orijinal çalışmasında olduğu gibi, yalnızca duygusal düşünme ve analitik düşünmeye yönlendirme koşullarıyla yapıldığında, ilk bulgular tekrarlanmış ve duygusal düşünmeye yönlendirmeye bağlı olarak araçsal zararda bir azalma olduğu görülmüştür. Bununla birlikte, iyi yapılandırılmış bir analitik düşünme manipülasyonu olan bilişsel yanlılık eğitiminin benzer bir etkisinin olmaması ve duygusal düşünme ve analitik düşünmeye yönlendirme manipülasyonlarının etkilerinin beklentilerin aksine aynı yönde olması, bu etkilerin yanıt yanlılıkları veya empati gibi diğer mekanizmalardan kaynaklanabileceğini düşündürmektedir. Gelecekteki çalışmalar bu etkilerin arkasındaki mekanizmaları daha kapsamlı deneylerle araştırmalıdır.
  • Master Thesis
    Intuitive And Reflective Foundations Of Free Will And Scientific Determinism Özgür İrade ve Bilimsel Belirlenimciliğin Sezgisel ve Bilişsel Yansımayaya Dayalı Kökenleri
    (Kadir Has Üniversitesi, 2021) Aydaş, Berke; Yılmaz, Onurcan
    Contrary to the past literature investigating the intuitive foundations of belief in free will and determinism, we offer a new way to empirically investigate the same topic using the dual-process model of mind. In an experiment using Turkish participants, where reliance on intuition and reflection was manipulated in a between-subjects design, we tried to estimate whether reflection increases or decreases the endorsement of free will and scientific determinism. In the experiment, participants were assigned to one of the four conditions, which are time-pressure (intuition), debiasing training (reflection), emotion induction (intuition), and control. In addition, in the time-pressure condition, we embedded a within-sample design in which participants were first asked to respond to belief in free will and determinism scales under time-pressure (i.e., allowing intuition) and then asked to revise their answers in no time-pressure condition (i.e., as control condition). Our main hypothesis posits that reflection would increase the endorsement of scientific determinism, and that it would decrease the endorsement of free will. On the other hand, we expect that intuition would decrease scientific determinism and increase free will. We also explore whether the individual propensity to think reflectively (as measured with the cognitive reflection test and the actively open-minded thinking scale) can serve as a boundary condition in understanding the effect of cognitive styles on free will and determinism beliefs. Also, the compatibility of free will and determinism beliefs was measured for exploratory purposes. Results indicated that between-subjects manipulations significantly affected belief in free will and determinism. Debiasing training diminished belief in free will but did not affect determinism beliefs. Time-pressure condition increased the endorsement of belief in free will and decreased determinism. Emotion prime and within-subject embedded condition did not produce significant results. The results partially support the view that intuition favors the belief in free will and impedes determinism.
  • Article
    Citation Count: 0
    Shared Group Memberships Mitigate Intergroup Bias in Cooperation
    (Sage Publications inc, 2023) Ugurlar, Pinar; Dorrough, Angela; Isler, Ozan; Yilmaz, Onurcan
    Research on cooperation between groups tends to consider a single social identity at a time. However, individuals naturally share group membership in one social category (e.g., religious belief) while diverging in membership to others (e.g., political ideology). Here, we test the effects of mixed-group membership on actual cooperative behavior relative to completely sharing (in-group) and completely diverging (out-group) group memberships. In three high-powered, preregistered, and incentivized experiments, we found evidence for our hypotheses that cooperation increases with the number of shared memberships in arbitrary (Experiment 1, N = 292) as well as naturally existing social categories such as political orientation and ethnicity (Experiment 2, N = 501) or political orientation and religious affiliation (Experiment 3, N = 292).
  • Article
    Citation Count: 3
    Validation of Morality as Cooperation Questionnaire in Turkey, and Its Relation to Prosociality, Ideology, and Resource Scarcity
    (Hogrefe Publishing GmbH, 2021) Yılmaz, Onurcan; Harma, Mehmet; Doğruyol, Burak
    The theory of morality as cooperation (MAC) argues that there are seven distinct and evolved universal moral foundations. Curry, Chesters, and Van Lissa (2019) developed a scale to test this theoretical approach and showed that the Relevance subscale of the MAC questionnaire (MAC-Q) fits data well, unlike the Judgment and full-form. However, an independent test of the validity of this questionnaire has not been hitherto conducted, and its relation with ideology is unknown. In the first study, we attempted to validate the Turkish form of MAC-Q and then examined the relationship with prosociality and political ideology. The results showed that the fit indices of MAC-Q Relevance are above the standard criteria, unlike the Judgment and full form (n = 445), and significant relationships with prosociality and political ideology provided additional evidence for the validity. We used the MAC-Q Relevance in Study 2 (n = 576, Turkey) and Study 3 (n = 921, US), and investigated whether manipulating resource scarcity influences the endorsement of MAC. Although there was no effect of the manipulation, correlational findings provided some support for the predictive validity of MAC-Q. Overall, MAC-Q Relevance performs well in representing the lay notions of morality in both Turkey and the US, unlike full-form.