Scapegoats: the femme fatales of world war ii
Loading...
Date
2014
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Kadir Has Üniversitesi
Open Access Color
OpenAIRE Downloads
OpenAIRE Views
Abstract
The hard-boiled femme fatales of film noir are usually represented as evil females and as a result they are often seen as a danger to society. However this notoriety usually results in their deaths and/or murders. in the end they are transformed into victims. This thesis focuses on this contradiction in two regards: What are the main reasons that they become victims as femme fatales and what is the meaning of this dilemma? This research answers such questions by exploring and utilizing René Girard’s theories of violence and Julia Kristeva’s notion of abjection through the textual analysis of the following films: Double indemnity (Billy Wilder 1944) Scarlet Street (Fritz Lang 1945) and The Strange Love of Martha ivers (Lewis Milestone 1946). The perils of these femme fatales are discussed in terms of the background of increasing women’s participation in the workforce in America during World War ii. This study concludes that the hard-boiled femme fatales are actually uncanny victims that bear traces of deep-seated social concerns and present a discussion about women’s new roles during the war years. -- Abstract'tan.
Film Noir dünyasının sert kadınları femme fatale'ler genellikle kötücül olarak temsil edilmektedir ve bunun neticesinde toplum için tehlike arz eden kadınlar olarak görülürler. Buna rağmen, şöhretleri genellikle kendi ölümleriyle/cinayetleriyle sona erer. Sonunda birer kurbana dönüşürler. Bu tez iki bakış üzerinden bu çelişkiye odaklanıyor: Femme fatale'leri kurbana dönüştüren temel nedenler nelerdir ve bu kadınların dilemmasının anlamı nedir? Bu araştırma, René Girard'ın şiddet teorisini ve Julia Kristeva'nın "abjection" kavramını keşfederek ve onlardan faydalanarak, bu sorulara kültürel ve bireysel katmanlar üzerinden şu üç filmin analizi ile açıklama getiriyor: Çifte Tazminat (Billy Wilder, 1944), Scarlet Caddesi (Fritz Lang, 1945) ve Martha Ivers'ın Tuhaf Aşkı (Lewis Milestone, 1946). Bu femme fatale'lerin tehlikeli bulunma nedenleri ise İkinci Dünya Savaşı sırasında iş gücüne katılan kadın sayısının artışı bağlamında tartışılıyor. Bu çalışma, bu kötücül femme fatale'lerin aslında derin toplumsal kaygıların izlerini taşıyan ve savaş yıllarında kadınların yeni rolleri hakkında bir tartışma sunan esrarengiz mağdurlar olduğu sonucuna varmıştır.
Film Noir dünyasının sert kadınları femme fatale'ler genellikle kötücül olarak temsil edilmektedir ve bunun neticesinde toplum için tehlike arz eden kadınlar olarak görülürler. Buna rağmen, şöhretleri genellikle kendi ölümleriyle/cinayetleriyle sona erer. Sonunda birer kurbana dönüşürler. Bu tez iki bakış üzerinden bu çelişkiye odaklanıyor: Femme fatale'leri kurbana dönüştüren temel nedenler nelerdir ve bu kadınların dilemmasının anlamı nedir? Bu araştırma, René Girard'ın şiddet teorisini ve Julia Kristeva'nın "abjection" kavramını keşfederek ve onlardan faydalanarak, bu sorulara kültürel ve bireysel katmanlar üzerinden şu üç filmin analizi ile açıklama getiriyor: Çifte Tazminat (Billy Wilder, 1944), Scarlet Caddesi (Fritz Lang, 1945) ve Martha Ivers'ın Tuhaf Aşkı (Lewis Milestone, 1946). Bu femme fatale'lerin tehlikeli bulunma nedenleri ise İkinci Dünya Savaşı sırasında iş gücüne katılan kadın sayısının artışı bağlamında tartışılıyor. Bu çalışma, bu kötücül femme fatale'lerin aslında derin toplumsal kaygıların izlerini taşıyan ve savaş yıllarında kadınların yeni rolleri hakkında bir tartışma sunan esrarengiz mağdurlar olduğu sonucuna varmıştır.
Description
Keywords
René Girard, Julia Kristeva, Film noir, Femme fatale, Sacrificial act, Surrogate victim, Abjection, Working women, World War II, Kurban sunumu, İkame kurban, Abjection, Çalışan kadınlar, İkinci Dünya Savaşı