Tez Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12469/1805
Browse
Recent Submissions
Master Thesis ScRNA-seq Alt Kümeleri Kullanılarak Uzamsal Transkriptomik Verilerin Seyrek Dekonvolüsyonu ile Hücre Tipi Heterojenitesının Ortaya Konması(2025) Rinch, Wardah Afzal; Erdoğan, Nuray SöğünmezHücrelerin doğal ortamlarındaki uzamsal organizasyonu, mimarilerini, karşılıklı etkileşimlerini ve işlevlerini anlamak açısından çok önemlidir ve bu da Uzamsal Transkriptomik (ST) yönteminin ortaya koymayı hedeflediği bir konudur. Ancak günümüz teknolojisi, tüm genom kapsayıcılığına sahip tek hücre çözünürlüğünde uzamsal organizasyonun belirlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Bu hedef, kısmen tek hücreli RNA dizileme (scRNA-seq) yöntemiyle sağlansa da, bu süreçte uzamsal bilgi kaybı yaşanmaktadır. Bu nedenle, hem uzamsal hem de yüksek çözünürlüklü hücresel verilerin elde edilebilmesi için ST ve scRNA-seq veri kümeleri birlikte kullanılarak çözümlenme (dekonvolüsyon) işlemi gibi hesaplamalı yöntemlerden yararlanılmaktadır. scRNA-seq aracılığıyla ST'nin çözümlenmesi umut vadetse de, hala aşılması gereken bazı engeller bulunmaktadır. Parti (batch) arası etkiler teknik varyansa yol açarken, dikkate alınması gereken biyolojik varyanslar da mevcuttur. Çoğu dekonvolüsyon yöntemi, hedef verideki tüm referans hücre türlerini tahmin etmeye çalışırken, hücresel heterojenite gibi biyolojik ayrıntıları ve nadir ya da geçiş halindeki alt popülasyonları göz ardı ederek, gerçek hücre türü lokalizasyonlarının tahmin gücünü sınırlandırmaktadır. Bu zorlukları aşmak için, hücre türü alt kümelendirmesini içeren Uzamsal Transkriptomik çözümlenmesini geliştiren WISpR-DeFine (İyi Çözünürlüklü Dekonvolüsyon için Ağırlıklı Seyrek Regresyon) adlı yeni teknik geliştirdik. WISpR-DeFine, anlık tek hücre referans verilerinde mevcut olan hücre tipi heterojenliğini hesaba katarak daha hassas ve ayrıntılı dekonvolüsyona olanak tanır. Toplam 4 veri setinde (2 hasta, 1 sağlıklı ve SeqFISH+) karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, WISpR'ye kıyasla tahmin üstünlüğü göstermiştir. Ayrıca, yaygın olarak kullanılan toplu etki düzeltme araçlarını karşılaştırarak toplu etki zorluğunu ele aldık ve LIGER'i en doğru model olarak belirledik.Master Thesis Makroskopik Ağ Sistemlerinde Veri Odaklı Trafik Akışı Modellemesi(2025) Fırat, Toprak; Eroğlu, DenizKentsel trafik sıkışıklığı, günümüz şehirleri için süregelen, karmaşık ve yüksek maliyetli bir problemdir. Artan seyahat süreleri, çevresel bozulma, enerji israfı ve ekonomik kayıplar bu problemin doğrudan sonuçları arasında yer almaktadır. Bu sorunlarla etkili şekilde başa çıkabilmek yalnızca altyapı yatırımlarıyla değil; aynı zamanda ulaşım politikaları, trafik yönetimi ve kontrol sistemlerinin bilimsel temellerle tasarlanmasıyla mümkündür. Bu kapsamda, trafiğin zaman ve mekân içinde nasıl evrildiğine dair sistematik ve ölçeklenebilir bir anlayış geliştirmek kritik önem taşır. Gerçek dünyada yapılacak deneyler genellikle maliyetli, zaman alıcı ve bozucudur. Bu nedenle, kentsel trafik sistemlerinin modellenmesi; alternatif senaryoların test edilmesi, politika etkilerinin değerlendirilmesi ve uzun vadeli sonuçların öngörülebilmesi açısından vazgeçilmez bir araçtır. Bununla birlikte, mevcut trafik modelleme yaklaşımları önemli sınırlılıklar taşır. Mikroskobik modeller bireysel araç davranışlarını yüksek ayrıntıyla temsil etse de, büyük ağlarda hesaplama açısından verimsizdir ve yoğun kalibrasyon verisi gerektirir. Makroskobik modeller ise daha hesaplıdır; ancak sabit başlangıç-varış (OD) akışları, homojen yol davranışları ve sürekli akış varsayımları gibi sadeleştirici kabuller içerir. Bu da onları karmaşık ve heterojen şehir yapıları için yetersiz kılar. Bu tez, trafik akışını yönlü bir ağda ayrık zamanlı yük alışverişiyle temsil eden veri odaklı bir makroskobik model önermektedir. Yol türlerine özgü akış dinamikleri, ağ topolojisi ve gözlemlenen trafik yoğunlukları modele entegre edilerek darboğazlar, geri tepme ve yük yeniden dağılımı gibi olgular temsil edilmektedir. Model parametreleri, evrimsel optimizasyon yoluyla, örtük talep varsayımı olmadan veriden öğrenilmektedir. Model, klasik Hücresel İletim Modeli (CTM) ile karşılaştırılmış; SUMO simülasyonları ve İstanbul, Londra ile New York verileri üzerinde üstünlük göstermiştir.Master Thesis Mpemba Etkisine Kuantum Enformasyon Termodinamiği Çerçevesinden Bir Bakış(2025) Alyürük, Doruk Can; Pusuluk, OnurMpemba etkisi, sıcak bir sistemin daha soğuk bir sisteme kıyasla daha hızlı soğuması olarak bilinen, sezgilere aykırı bir termodinamik olgudur ve hem klasik hem de kuantum sistemlerinde gözlemlenmiştir. Ancak, bu etkinin temel mekanizmaları hâlâ yeterince anlaşılamamıştır. Bu tezde, kuantum kaynak kuramları çerçevesinde, klasik ve kuantum ilintilerin anormal soğuma davranışlarındaki rolünü inceliyoruz. Yerel termal dengede bulunan çoklu kübit sistemleri üzerinden yapılan analizler sonucunda, klasik ilintilerin kendi başına Mpemba etkisini doğurabileceğini ortaya koyuyoruz. Öte yandan, kuantum ilintilerin etkisi belirli enerji dejenerasyonu koşullarında ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, Markov olmayan bellek etkilerinin ve Hilbert uzayının boyutunun, bu etkinin hangi sıcaklık aralığında gözlemlendiğini belirlemede önemli bir rol oynadığını gösteriyoruz. Son olarak, sıvı su moleküllerini yedi seviyeli bir kuantum sistem olarak modelleyerek, sudaki özgün anormal soğuma davranışının da klasik ilintilerden kaynaklanabileceği olasılığını tartışıyoruz.Master Thesis Türk Hukukunda Ortak Velayet(2025) Özcan, Leyla Aleyna; Ayar, AhmetEvlilik birliği devam ederken, anne ve baba tarafından velayet ortak şekilde yürütülür. Bunun yanı sıra, evlilik birliğinin boşanmayla sonuçlanmasının ardından ya da anneyle babanın evlenmemiş olması halinde müşterek çocuğun velayetinin kime verileceği konusunda bazı görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bu tartışmaların sonucunda ise ortak velayet kurumu meydana gelmiş, bu konuya dair görüş ayrılıklarının değerlendirilerek çözüme ulaşılması amaçlanmıştır. Türk Medeni Kanunu, evlilik birliği devam ettiği sürece ebeveynlerin velayeti birlikte kullanacaklarını açıkça düzenlemiş olsa da boşanma sonrası ya da evlilik dışı birlikteliklerde ortak velayetin mümkün olup olmadığına dair açık bir hükme yer verilmemiştir. Bu nedenle, uzun süre boyunca yargı kararlarında ortak velayet kamu düzenine aykırı kabul edilmiş ve uygulama alanı bulamamıştır. Ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek 7 No'lu Protokol'ün yürürlüğe girmesiyle birlikte Yargıtay, bu konudaki yerleşik içtihadını değiştirerek Türk hukuk sisteminde ortak velayetin mümkün olabileceğini kabul etmiştir. Bu gelişme ile, doktrindeki 'ortak velayet mümkün müdür?' tartışması yerini, 'ortak velayet nasıl düzenlenmelidir?' sorusuna bırakmıştır. Ortak velayet, günümüzde birçok ülkenin hukuk sisteminde yer bulmakta ve ülkemizde de giderek kabul görmeye başlamaktadır. Ancak Türkiye'de ortak velayete ilişkin açık bir yasal düzenlemenin bulunmaması, yalnızca uluslararası sözleşmelerde yer alan genel hükümler uyarınca uygulama yapılmasına neden olmakta ve bu durum hukuk devleti ilkesinin gerektirdiği yasal açıklıkla çelişmektedir.Master Thesis Beyin Göçü ve Göç Tutumları Üzerine Türk İnternet Medyası Söylemlerinde Açıklanabilir Türkçe Metin Sınıflandırması(2025) Yıldırım, Batuhan; Arsan, TanerBu çalışmada, beyin göçü ve göç tutumlarına dair sosyal medya duygu içerikleri ile internet haberlerinde kullanılan Türkçe metinlerin açıklanabilir sınıflandırılmasına yönelik bütüncül bir çerçeve sunulmaktadır. Bunun için, sosyologlar tarafında toplanıp etiketlenmiş 2,343 haber makalesinden oluşan bir göç söylemi veri kümesi derlenmiş ve ana haber metinleri, Unicode normalleştirme, Türkçeye özgü lemmatizasyon ve özetleme yöntemleri ile 978 alt-kelime uzunluğunda vektörlere dönüştürülmüş ve bu veride metnin okuyucuya olan etkisi'ni temsil eden tonlama sütunu, pozitif ve negatif olacak şekilde sınıflandırma etiketleri olarak belirlenmiştir. Eğitimde Sadece Kodlayıcı (BERT), Sadece Kod Çözücü (GPT), Sadece Maskelenmiş Kod Çözücü (MaskedOnly) ve Kodlayıcı–Kod Çözücü (T5) olmak üzere çeşitli Transformer mimarileri test edilmiş, çapraz-dikkat mekanizmasına odaklanılması sebebiyle GPT ve T5 mimarileri ile devam edilmiştir. Etiketlerin doğruluğunu, gizli katman çıktılarının hizalanması ve potansiyel anahtar kelime gruplarını belirlemek için, yeni bir küme tutarlılık kaybı fonksiyonu aracılığı ile veriler uygun gruplara ayrılmış, YAKE, RAKE, KeyBERT1, KeyBERT2, BERTopic ve LDA ile elde edilen kümelere özgü anahtar kelimeler elde edilmiştir.Katman ve baş düzeyinde hesaplanan seyreklik, Kullback–Leibler sapması ve SHAP tabanlı katkı analizleri; alt katmanın genel bilgi topladığını, üst katmanın ise sınıf ayırıcı belirteçlere odaklandığını ortaya koymuş, belirli başların merkez anahtar kelimelere odaklandığı çapraz dikkat haritaları ile gözlemlenmesi sayesinde çapraz-dikkat mekanizmasının açıklanabilirlik için uygunluğunu gözler önüne sermiştir. Önerilen sistem, göç haberlerinde % 79.52 doğruluk oranına ve % 79.32 ağırlıklı F1 skoruna ulaşmıştır. Bu çalışma, düşük kaynaklı ve yüksek riskli metinsel uygulamalar için güvenilir Türkçe açıklanabilir Transformer modellerine dair ilk bütüncül altyapıyı sunmaktadır.Doctoral Thesis Gündelik Hayatı Yeniden Düşünmek: de Certeau, Agamben, Deleuze ve Baudrillard ile Bir Diyalog(2025) Öztaş, Özgü Hazal Ertaş; Diken, BülentBu tez, aldatıcı biçimde basit bir soruyla yola çıkar: Gündelik hayatı başka türlü nasıl düşünebiliriz ve bu türden bir sorgulama neden önemlidir? Bu sorudan hareketle, yirminci yüzyılın önemli dört düşünürü-Michel de Certeau, Giorgio Agamben, Gilles Deleuze (Félix Guattari ile birlikte) ve Jean Baudrillard-aracılığıyla 'taktik', 'dünyevileştirme', 'kaçış çizgisi' ve 'baştan çıkarma' kavramlarını bir araya getirerek gündelik hayatın imkânlarını yeniden düşünmeyi amaçlar. Bu çalışmada ele alınan düşünürler, gündelik hayatın tahakküm/direniş ya da üretim/tüketim gibi ikili mantıklardan sapma, bu mantıkları askıya alma ya da tersine çevirme yoluyla işlediğini gösteren kavramsal jestler geliştirirler. Bu jestlere dayanan alternatif gündelik hayat yaklaşımı, görünürlük, üretkenlik ya da karşıtlık yerine edilgenlik, örtüklük ve geri çekilme temelli bir mantığı öne çıkarır. Aynı anda hem mevcut hem de ele avuca sığmaz olan bu paradoksal mantık, süreksizlik, çokluk ve kararsızlıkla uyumlu bir eleştirel düşünme tarzını da beraberinde getirir. Bu bağlamda tez, gündelik hayatla kurulan eleştirel ilişkinin ifşa veya çözümleme zorunluluğunun ötesine geçmesi gerektiğini; bunun yerine tersinme, oyun, kaçış ve reddediş gibi jestler aracılığıyla sıradan olanın dokusuna ve içkin gerilimlerine duyarlı bir yaklaşım gerektirdiğini savunur.Sonuç olarak, bu tez, gündelik hayatı düşünce, eylem ve ilişki koordinatlarını askıya alan ve yeniden dağıtan; yerinden etme, kesinti, denk düşmezlik ve yeniden icatla işaretlenen karmaşık ve istikrarsız bir alan olarak yeniden kavramsallaştırır. Bu yolla hem kültürel çalışmalar ile toplumsal teori arasında yeni bir diyalog zemini önerir, hem de çağdaş dünyada gündelik hayatı yeniden düşünmeye yönelik eleştirel ve politik bir ufuk açmayı amaçlar.Doctoral Thesis Bireysel Dijital Davranışların Tahmini: Olasılıksal Modellerden Derin Öğrenmeye Yeni Bir Hibrit Yaklaşım(2025) Kıyakoğlu, Burhan Yasin; Aydın, Mehmet NafizToplumun hızla dijitalleşmesi, bireysel davranışları yeniden şekillendirmiş ve dijital etkileşimler aracılığıyla büyük hacimli bireysel düzeyde veriler üretmiştir. Bu dönüşüm, tahmine dayalı modelleme açısından fırsatlar barındırsa da, geleneksel tahmin teknikleri belirli kısıtlamalara sahiptir. Örneğin, Otoregresif Hareketli Ortalama (ARMA) modelleri toplu verilere dayanırken, Ölene Kadar Satın Al (BTYD) modelleri davranışsal eğilimleri modellemekte zorlanır. Bu zorlukların üstesinden gelmek için bu çalışma, bireysel düzeydeki dijital davranışları modellemek amacıyla Geçitli Tekrarlayan Birim (GRU) ve Uzun-Kısa Süreli Bellek (LSTM) modellerini kullanan bir derin öğrenme mimarisi sunmaktadır. LSTM daha önceki çalışmalarda kullanılmış olsa da, GRU bu bağlamda daha önce incelenmemiştir. Bulgularımız, GRU'nun son döneme ait örüntülere duyarlılığı sayesinde, Yakınlık, Sıklık, Parasal Değer (RFM) yaklaşımının yakınlık bileşeniyle uyumlu olarak bireysel dijital davranış tahmininde etkili olduğunu göstermektedir. Finansal teknoloji mobil uygulama verisi ile Online Retail II veri seti üzerinde yapılan ampirik değerlendirmeler, GRU ve LSTM modellerinin davranışsal eğilimleri başarıyla yakaladığını, BTYD yaklaşımlarına kıyasla daha düşük yanlılık ve daha yüksek trend doğruluğu sunduğunu göstermektedir. Bu çalışmada ayrıca, kural tabanlı segmentasyon veya k-ortalama kümeleme yöntemlerini derin öğrenme ve BTYD modelleriyle birleştiren hibrit bir yaklaşım önermektedir. Bu yaklaşım, tek başına kullanılan derin öğrenme modellerine kıyasla belirgin bir performans artışı sağlamasa da, davranışsal modellemede yeni ve incelenmemiş bir yön sunmaktadır. Bu araştırma, metodolojik katkılarının yanı sıra, tahmine dayalı \mbox{modellemede} satın alma dışındaki davranışsal verilerin kullanılmasının önemini de ortaya koymaktadır. Geleneksel tahmin yöntemleri genellikle müşteri satın alma davranış verileri için geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Bu çalışma ise kapsamı genişleterek kullanıcı girişleri gibi dijital davranışsal etkileşimleri ele almaktadır. Elde edilen bulgular, dijital davranışların tahmin edilmesinde dizi tabanlı \mbox{modellerin} taşıdığı potansiyele dair teorik içgörüler sunarken, karar alma süreçlerini güçlendirmeyi hedefleyen kuruluşlar için de pratik çıkarımlar ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar, doğru hedef kullanıcıları belirleme, kişiselleştirilmiş stratejiler geliştirme, elde tutma kampanyalarını optimize etme ve bireysel davranış değişimlerine proaktif yanıt verme konularında yardımcı olabilir.Master Thesis 10 Metrelik Bir Çubuk-Düzlem Hava Boşluğunda Yavaş Ön Darbe Voltajının Pozitif Akış Lideri Gelişimi Üzerindeki Etkisi(2025) Dilawaiz, Saiqa; Özdemir, AydoğanÇeşitli voltaj koşulları altında elektriksel deşarj karakteristiklerinin bilgisi, daha güvenli ve daha verimli yüksek voltajlı yalıtım sistemleri tasarlamanın önemli bir yönüdür. Mevcut çalışma, 250 mikrosaniye, 1000 mikrosaniye ve 2500 mikrosaniyelik bir yükselme süresine sahip yavaş ön pozitif darbe voltajı altında 10 metrelik çubuk-düzlem hava boşluğundaki pozitif akış-lider dinamiklerini araştırmaktadır. Gerçekleştirme, yüksek gerilim mühendisliğinde yalıtım tasarımında temel unsurlardan biri olan uzun aralıklı deşarj davranışına ilişkin bilginin iyileştirilmesini amaçlamaktadır. Deneyler sırasında elde edilen gerilim ve akım dalga formları, polinom regresyonu kullanılarak makine öğrenimi tabanlı bir yaklaşımla analiz edilmiştir. Bu tür analizlerin yanı sıra, farklı bozulma aşamaları için ark uzunluklarını belirlemek amacıyla yüksek hızlı kamera görüntülerine görüntü işleme uygulanmıştır. Ham verilerle başa çıkmak için aşağı örnekleme uygulanmış ve regresyon modelleri için değerlendirme, ortalama karesel hata (MSE) ve R kare değerleri açısından yapılmıştır. Üçüncü dereceden polinom regresyon analizi, R değerleri, RMSE, MSE, MAE, artık grafikler, varyasyon etki faktörü ve daha fazlası dahil olmak üzere standart polinom regresyon analiz testleriyle gösterildiği gibi yüksek doğruluk göstermiştir ve akım, gerilim ve bunlara karşılık gelen zamanı içeren deneyden elde edilen veri setinde de kullanılmıştır. elektrik akımı verileri için. Modelden elde edilen karşılık gelen R kare değerleri mükemmel bir uyumu yansıtmaktadır. Görüntü tabanlı analiz, yaklaşık 10 m'lik bir son sıçrama uzunluğunun düzlem elektroda tam lider gelişimini doğruladığını göstermiştir. Sonuçlar, makine öğrenimi ve görüntü analizinin uzun hava aralıklarında deşarj gelişimini doğru bir şekilde modelleyebileceğini ve ölçebileceğini göstermektedir. Bu bulgular, yüksek voltajlı yalıtım sistemleri tasarımında ilerlemeleri kolaylaştırarak, flama-lider geçişinin daha iyi anlaşılmasını sağlar. Anahtar Sözcükler: Yüksek Gerilim Mühendisliği, Darbe Voltajı, Tipik Yavaş Ön Darbe, Akış Lideri Yayılımı, Uzun Hava Boşluğu, Makine Öğrenmesi, Polinom RegresyonuMaster Thesis Kuantum Teknolojisine Dayalı Görüntü Steganografisi(2025) Salahov, Huseyn; Navimipour, Nima JafariSteganografi, bilgilerin bir örtü ortamında gizlenerek tespit edilmeden saklandığı bir veri gizleme tekniğidir. Bu tür tekniklerin performansını değerlendiren önemli bir ölçüt, gizli mesajın tespit edilmesine karşı direnç, yani güvenliktir. Güvenli steganografi tekniklerinden biri, görüntü maskelenmesidir. Bu yöntemde, bir görüntü önce rastgele bir anahtar ile şifrelenerek şifreli bir görüntü elde edilir. Ardından, bu şifreli görüntü, orijinal görüntü kullanılarak tekrar şifrelenir ve anahtarın yerine geçen bir maske üretilir. Bu süreç, anahtarın gizli kalmasını sağlar ve yöntemin güvenliğini artırır. Bu algoritmalar, kırmızı, yeşil ve mavi (RGB) kanalları ayrı ayrı işlenerek renkli görüntüler üzerinde gerçekleştirilecek ve üç şifreli kanal ile üç maske kanalı elde edilecektir. Geleneksel olarak, steganografi, tamamlayıcı metal-oksit-yarı iletken (CMOS) transistörleri ve çok büyük ölçekli tümleşik devre (VLSI) donanımı kullanılarak uygulanır. Ancak, VLSI'nin yonga yoğunluğundan kaynaklanan aşırı ısınma gibi doğal sorunları nedeniyle, kuantum teknolojileri, steganografide VLSI'nin yerini alabilecek yeni nesil teknolojiler olarak değerlendirilmektedir. Alternatif olarak, kuantum nokta hücresel otomataları (QCA), steganografik sistemleri güç analizi saldırılarına karşı korumak için kritik olan yüksek hız, bütünlük ve düşük güç tüketimi sunar. Bu çalışmada, hem şifreleme hem de maske üretimi için kullanılan XOR kapısı temel yapı taşı olan, QCA tabanlı bir görüntü maskesi nano-tasarımı öneriyoruz. Tasarım, QCADesigner 2.0.3 yazılımı kullanılarak geliştirilmiş, şifreleme mantığı ise Python diliyle yazılmıştır. Tasarım, döndürülmemiş hücreler içeren tek katmanlı bir yapı kullanır. Görüntü kalitesini değerlendirmek için Yapısal Benzerlik İndeksi (SSIM) ve Yapısal Farklılık İndeksi (DSSIM) kullanılmıştır. Sonuçlarımız, önceki QCA tabanlı tasarımlara kıyasla hücre sayısında %57,3 ve alanda %40,7 azalma ile iyileşmeler gösterdi. Güvenlik analizleri, diferansiyel saldırılar dışında çeşitli saldırılara karşı artırılmış direnç sağlandığını ortaya koymuştur. Anahtar Sözcükler: Steganografi, Görüntü Maskelenmesi, QCA, XOR Kapısı, Görüntü Şifreleme, RGB, Kriptografi.Master Thesis Yaratıcı Endüstri Profesyonellerinin (Pro-Creative) Hukuki ve Finansal Okuryazarlığı(2025) Oğul, Sertaç; Kozak, MetinBu tez, yaratıcı endüstrilerde kariyer yapmayı hedefleyen İletişim Fakültesi öğrencilerinin profesyonelleşme süreçlerinde hukuki ve mali okuryazarlığın rolünü incelemektedir. Üçüncü ve son sınıf öğrencilerine odaklanan çalışma, kültür politikaları, sanat yönetimi ve emek ekonomisi literatürüne dayanarak mevcut araştırmalarda göz ardı edilen bir alana işaret etmektedir: Yaratıcı alanlardaki kariyerlerde gerekli olan pratik düzeydeki hukuki ve mali bilgi eksikliği. Çalışma, beş farklı bölümden 16 lisans öğrencisiyle yapılan yapılandırılmış görüşmelere dayanan nitel bir araştırma yöntemine sahiptir. Görüşmeler, öğrencilerin fikri mülkiyet hakları, sözleşmeler, vergilendirme, kişisel verilerin korunması ve iş hukuku gibi konularda ciddi bilgi eksiklikleri yaşadığını ortaya koymaktadır. Yaratıcı alanlarda eğitim almalarına rağmen bu temel konulara müfredatlarında yeterince yer verilmediği görülmekte ve öğrenciler bu alanlarda uygulamalı ve mesleki odaklı bir eğitime ihtiyaç duyduklarını açıkça ifade etmektedir. 'Profesyonelleşme bilgisi' kavramı çerçevesinde ele alınan bu çalışma, hukuki ve mali okuryazarlığın yalnızca teknik beceriler değil, aynı zamanda yaratıcı profesyonel kimliğin inşasında önemli bileşenler olduğunu savunmaktadır. Bu doğrultuda tez, iletişim eğitimi, kültürel ekonomi ve yaratıcı endüstriler alanlarında disiplinlerarası bir katkı sunmakta ve bu yetkinlikleri iletişim öğrencilerinin kariyer dayanıklılığı ve özerkliği için temel birer yapı taşı olarak konumlandırmaktadır. Sonuç kısmında tez, iletişim fakültelerinde hukuki ve mali okuryazarlık modüllerinin müfredata entegre edilmesi yönünde somut öneriler sunmakta; bu sayede mezunların yaratıcı iş dünyasının karmaşık ve belirsiz yapısına daha hazırlıklı olmaları hedeflenmektedir.Master Thesis Güç Dinamiklerini Açığa Çıkarmak: 'Das Lehrerzımmer'(2023) ve 'Black Box'(2023) Filmlerinde Mikro-İktidarlar ve Taktikler Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme(2025) Akar, Yaren; Tuncer, EzgiBu tez, Das Lehrerzimmer (Çatak, 2023) ve Black Box (Özge, 2023) filmlerinde mekân, güç ve direniş ilişkilerini sinema, mimarlık ve toplumsal teori kesişiminde incelemektedir. Analiz, Michel Foucault'nun biyopolitika ve disiplin teorilerini temel almakta; Giorgio Agamben'in istisna hali ve 'homo sacer' kavramları ile Michel de Certeau'nun mekân ve gündelik yaşam taktikleri üzerine geliştirdiği teoriler çerçevesinde genişletilmektedir. Çalışma, mekânın yalnızca bir arka plan değil, sosyal ilişkileri aktif olarak şekillendiren bir unsur olduğunu ortaya koyarak, sinemanın mekânsal ve politik yapıları eleştirme biçimlerine katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bu tez kendini film, mimarlık ve kent çalışmalarının disiplinlerarası kesişiminde konumlandırıyor ve sinematik mekanlara gömülü biyopolitik ve disipliner mekanizmaları araştırmak için eleştirel teorilerden yararlanıyor.Master Thesis 6, 7 ve 8 Yaşındaki Çocuklarda İroni Anlama: Zihin Kuramı, Duygu Tanıma, Bilişsel Esneklik ve İkinci Dil Yeterliliği Arasındaki İlişki(2025) Ertit, Tuğba Güler; Erciyes, Aslı Aktanİroni konuşmacının ifadelerinin gerçek (literal) anlamından farklı ve çoğu zaman çelişkili bir anlamı kastettiği bir dil kullanımıdır. İroniyi anlamak, çocukların bağlamı yorumlama ve konuşmacının niyetini kavrama gibi gelişmiş pragmatik dil işleme becerilerini kullanmalarını gerektirir. Bu tez, 6 ila 8 yaş (M = 6.84, SS = .75) aralığındaki çocukların ironi anlama becerilerinin, ikinci dil (D2-İngilizce) yeterlilikleri ve zihin kuramı ve bilişsel esneklik gibi sosyal-bilişsel becerileri ile ilişkili olup olmadığını incelemiştir. Anadili Türkçe olan ve ikinci dil olarak İngilizce öğrenen 117 çocuk katılımcı olarak yer almıştır. Katılımcılar, İngilizcenin eğitim programlarında devlet okullarına kıyasla daha yoğun yer aldığı özel okullardan seçilmiştir. Çocuklara, basit ve karmaşık düzeylerde ironi ifadeleri içeren kısa hikâyelerden oluşan bir ironi anlama testi uygulanmıştır. İroni ifadelerinin anlaşılırlığı, çoktan seçmeli ve açık uçlu sorularla değerlendirilmiştir. Ayrıca, anadil yeterliliği (Erken Dil Gelişimi Testi–TEDİL), ikinci dil yeterliliği (Erken Dil Gelişimi Testi – Üçüncü Versiyon'un orijinal İngilizce formu), bilişsel zihin kuramı (Garip Hikâyeler Görevi), duygusal zihin kuramı (NEPSY-II Duygu Tanıma Alt Testi), ve bilişsel esneklik (Boyut Değiştirme Kart Sıralama Testi-sınır versiyonu) değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular, çocukların en yüksek başarıyı literal ifadelerde, ardından basit ironide, en düşük başarıyı ise karmaşık ironide gösterdiğini ortaya koymuştur. Bilişsel esnekliğin yalnızca karmaşık ironiyle ilişkili olduğu bulunmuştur; bu da bilişsel esnekliğin daha yüksek bilişsel talep gerektiren ironi biçimlerini anlamada daha çok rol oynayabileceğini göstermektedir. İkinci dil yeterliliği ise hem bilişsel hem de duygusal zihin kuramını anlamlı şekilde yordarken; bilişsel esneklikle anlamlı bir ilişkisi bulunmamıştır. Bunun yanında, ikinci dil yeterliliği ironi anlama becerisini doğrudan yordamamıştır, ancak bilişsel zihin kuramı becerisi üzerinden dolaylı bir etkide bulunmuştur. Duygu tanıma ve bilişsel esnekliğin ise bu ilişkide aracı rol oynamadığı görülmüştür. Bu bulgular, iki dilliğin özellikle zihinsel durumları anlama becerileri yoluyla pragmatik dil gelişimini destekleyebileceğini göstermektedir.Master Thesis Sosyal Medya Kullanıcılarında Depresyon ve Anksiyete Bozukluklarının Şiddetini Derin Öğrenme Tabanlı Bir Modelle Öngörmeye Yönelik Çok Boyutlu Bir Teknik(2025) Zaker, Maryam; Navimipour, Nima JafariModern dünyada, depresyon ve kaygı gibi ruhsal bozukluklar önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Belirtilerin erken tanımlanması ve müdahalesi hayati öneme sahip olsa da, geleneksel klinik değerlendirmeler maliyetli olup etiketleme eksikliğinden muzdariptir. Instagram gibi sosyal medya platformları; görseller, altyazılar, biyografi bilgileri, profil fotoğrafları, etkileşim istatistikleri ve paylaşım örüntüleri gibi, ruh sağlığı belirtilerini gösteren zengin çok modlu veriler sunmaktadır. Ancak mevcut tanı yöntemleri genellikle büyük, tek modlu veri kümelerine dayanmakta ve yalnızca küçük, klinik olarak doğrulanmış kohortlar mevcut olduğunda yeterli genelleştirilebilirlik sağlayamamaktadır. Bu çalışmada, Instagram kullanıcıları arasında depresyon ve kaygı şiddetini tahmin etmek için çok modlu few‑shot sınıflandırma çerçevesi (FS‑MMN) önerilmektedir. PHQ‑9 ve GAD‑7 anketlerini doldurup aydınlatılmış onam veren ve Instagram hesaplarına erişim izni sağlayan 137 yetişkin gönüllü işe alındı. Metin, görsel ve davranışsal modlarda 'küçük ancak kapsamlı' bir veri seti elde etmek üzere özenli ön işleme ve özellik mühendisliği uygulandıktan sonra, epizodik makro F1 hedefiyle optimize edilmiş, prototip‑tabanlı çok kollu füzyon modeli tasarlandı. Deneysel sonuçlar, veri kullanım verimliliğinin ve modelin genelleştirilebilirliğinin yüksek olduğunu göstermektedir. PHQ‑9 ölçeğine dayalı depresyon şiddeti tahmininde FS‑MMN modeli; 1, 2, 4, 8 ve 16‑shot senaryolarında sırasıyla 0.565, 0.627, 0.719, 0.825 ve 0.851 makro F1 değerleri elde ederek temel yöntemlerin üzerinde performans göstermiştir. GAD‑7 ölçeğine dayalı kaygı şiddeti tahmininde de aynı shot senaryolarında sırasıyla 0.536, 0.593, 0.683, 0.760 ve 0.764 makro F1 değerleri yakalayarak ağaç tabanlı yöntemleri. Bu bulgular, FS‑MMN'in dikkat‑tabanlı füzyon ve prototip‑tabanlı kenar eğitimi ile çok kollu tasarımının, sosyal ağ verileri üzerinde çok örnekli öğrenme ile depresyon ve kaygı şiddeti tahmininde yeni bir standart sunduğunu doğrulamaktadır.Doctoral Thesis Kontrol Aygıtı Olarak İmmersiyon: Post Sinemada Hazzın İdeolojik Etkileri(2025) Tan, Müyesser Esen; Akçalı, Elifİlk icadından bu yana durmaksızın bir evrim geçiren sinema aygıtı, izleyicisini konumlandırıp dönüştürürken immersif bir yapı üretmeye devam etmiştir. Bu immersif yapı, haz mekanizmasıyla ilişkili olarak inşa edilmiştir. Bu tez, immersiyonu yalnızca bireysel bir deneyim olarak değil, immersiyona maruz kalan izleyicinin öznelliğini aktif olarak inşa eden ideolojik bir sistem olarak incelemektedir. Bu çalışma, immersiyonu sinema aygıtının teorik çizgisi içine yerleştirerek, immersif stratejilerin -özellikle post-sinema bağlamında- haz mekanizması ile algıyı ve hareketi şekillendiren kontrol araçları olarak nasıl işlev gördüğünü araştırmaktadır. Jean-Louis Baudry'nin Althusser'in ideolojik aygıt tanımını uyarlamasından yola çıkan araştırma, aygıt teorisini, kolektif sinema deneyimlerinin yerini giderek bireyselleştirilmiş, immersif ve dijital olarak aracılanmış ortamların aldığı çağdaş medya dönüşümleri ışığında yeniden yorumluyor. Birincil analiz nesnesi olarak sanal gerçekliğe odaklanan bu çalışma, post-sinematik biçimlerin geleneksel görsel rejimleri nasıl genişlettiğini ve yeniden biçimlendirdiğini incelemek için film teorisi, medya arkeolojisi, sanat tarihi ve Foucaultcu iktidar kavramlarını içeren disiplinler arası bir yaklaşım kullanıyor. Sanal gerçekliği daha geniş sosyo-politik, teknolojik ve estetik bağlamlarla ilişkili olarak analiz eden tez, post-sinematik teoride ortaya çıkan tartışmalara katkıda bulunuyor ve immersiyonun bir dispositif ve haz alanı olarak nasıl işlediğini anlamak için eleştirel bir çerçeve sunuyor.Master Thesis Gelecek Perspektifinden Geçmişi Deneyimlemek: Retrospektif Gelecek Düşüncesi Kavramının Genişletilmesi(2025) Sarıçiçek, Fırat Çağlar; Yaman, Sezin ÖnerEpizodik gelecek düşüncesi, bireyin geleceğine dair düşüncelerini zihinsel olarak canlandırma sürecini ifade eder. Önceki araştırmalar, bireylerin geçmiş ve geleceğe dair düşüncelerini mevcut benlik perspektifinden ele almalarını ve bu benliklerine dair anılarını raporlamalarını istemiştir. Ancak, bireylerin geçmişi ya da geleceği mevcut benlikleri dışında bir benlikten düşünmelerinin mümkün olup olmadığı ve bunun bu olayları hatırlama biçimlerini nasıl etkileyebileceği konusunda sınırlı sayıda araştırma vardır. Retrospektif Gelecek Düşüncesi (RGD), bireylerin geleceği mevcut benlikleri yerine '100 yaşındaki benlikleri' perspektifinden hayal etmelerini sağlayan yeni bir yöntemdir. Ancak, bu yöntem esas olarak kişisel olaylara odaklanmıştır ve şimdiye kadar retrospektif gelecek düşünmesinin raporlanan kolektif olayların içeriği ve zamanlaması üzerindeki etkisini ele alan bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu çalışma, Türkiye'de yaşayan bireylerin otobiyografik ve toplumsal anılarını retrospektif gelecek düşüncesi bağlamında nasıl kullandıklarını anlamayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, katılımcılardan (N = 111) 100 yaşındaki benliklerinin perspektifinden yedi önemli otobiyografik ve kolektif olayı raporlamaları istenmiştir. Ayrıca, Kültürel Yaşam Senaryosu anketi kapsamında da yedi önemli olay belirtmeleri istenmiştir. Sonrasında, katılımcılar her bir olayın fenomenolojik özelliklerini (valans, yoğunluk, canlılık) derecelendirmiş ve olayın gerçekleştiği tarihi belirtmişlerdir. Bulgular, katılımcıların otobiyografik olayları toplumsal olaylara kıyasla daha olumlu, daha yoğun ve daha canlı olarak değerlendirdiklerini göstermiştir. Ayrıca, yaş gruplarını genç ve yaşlı yetişkinler (50 yaş ve üzeri) olarak ayırdığımızda, yaşlı yetişkinlerin otobiyografik olayları genç yetişkinlere kıyasla daha olumsuz ve daha canlı olarak raporladıkları, ancak yoğunluk açısından anlamlı bir yaş farkı olmadığı görülmüştür. Bu bulgular, RGD'nin yaşlı bireylerin yaşamlarına dair algılarını etkileyebileceğini ve yaşam olaylarını daha eleştirel ve gerçekçi bir şekilde değerlendirmelerine olanak tanıyabileceğini göstermektedir.Master Thesis Sosyoekonomik Seviyenin ve Anne Davranışlarının Bebeklerin Keşif Davranışlarındaki Rolü(2025) Özalp, Dilara; Uzundağ, Berna Arslan; Erciyes, Aslı Aktan; Harma, Hilal ŞenBebeklerde keşif davranışı, bilişsel gelişimin temelini oluşturur ve bebeklerin problem çözme becerileri, alet kullanımı ve hedef odaklı davranışlarıyla ilişkilidir. Bazı çalışmalar, sosyoekonomik seviye (SES) ile bebeklerin keşfetme davranışı arasında anlamlı bir ilişki raporlamakta, ancak bu ilişki tüm çalışmalar tarafından desteklenmemektedir. Bu tez çalışmasının ilk amacı, SES ile bebeklerin keşif davranışı arasındaki ilişkide anne davranışlarının (yani, annenin keşfi teşvik edici, duyarlı ve dikkat yönlendirme/takip etme davranışları) düzenleyici rolünü araştırarak bu çelişkili bulguları açıklamaktır. Ayrıca, annenin dikkati yönlendirme/takip etme ve duyarlılığı gibi davranışları bebeklerin keşif davranışıyla ilişkili olarak araştırılmış olsa da, bebeklerin keşif davranışlarını teşvik edebilecek ebeveyn davranışlarını inceleyen araştırmalar sınırlıdır. Bu nedenle, bu çalışmanın ikinci amacı, bebekleri keşfetmeye teşvik edebilecek belirli anne davranışları için bir kodlama şeması oluşturmak ve bu davranışlar ile bebeklerin keşif davranışları arasındaki ilişkileri incelemektir. Çalışmaya laboratuvar ortamında 110 anne-bebek ikilisi (Ort(SS)bebek yaşı = 11,9(1,4), yaş aralığı = 9,7 - 15,9 ay) katılmıştır. Bebeklerin keşfetme davranışları, bebeklerin 6 dakika boyunca bireysel oyun oynadıkları videolardan kodlanmıştır. Anne davranışları ise 10 dakikalık anne-bebek serbest oyun videolarından kodlanmıştır. Sonuçlar, annenin dikkati takip etme oranının ve yönlendirme sıklığının SES ile bebek keşif davranışı arasındaki ilişkiyi anlamlı şekilde düzenlediğini; bu ilişkinin annenin dikkati takip etme (yönlendirme) davranışı daha fazla (daha az) görüldüğünde daha zayıf (daha güçlü) olduğunu göstermiştir. Annelerin keşif teşvik edici davranışlarıyla ilişkili olarak, daha uyarıcı sorular soran ve bebeklerine yeni nesneleri sıklıkla sunan annelerin bebeklerinin keşif davranışlarının daha fazla görüldüğü ve daha karmaşık olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar, daha düşük sosyoekonomik seviyeye sahip ailelerden gelen bebeklerin kısıtlı çevresel kaynakları telafi etmek için annelerin dikkat takip davranışlarına daha fazla ihtiyaç duyabileceğini göstermektedir.Master Thesis Astrositik GABA Taşıyıcı GAT3 Stabilitesi ve C-Terminal Kesilmesiyle İlgili Dinamiklerinin Siliko Analizi(2025) Al-Masri, Rahaf Ata Ouda; Önder, YasemınEsas olarak astrositlerde ifade edilen GABA taşıyıcısı 3 (GAT3) GABAerjik sistemin bir parçasıdır ve hücre dışı γ-aminobütirik asit (GABA) seviyelerini düzenleyerek merkezi sinir sisteminde inhibe edici/uyarıcı dengenin korunmasına katkıda bulunur. GAT3 bozuklukları ile çeşitli nöropsikiyatrik ve nörodejeneratif bozukluklar arasında karmaşık bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Örneğin, Alzheimer hastalığına odaklanan çalışmalarda GAT3'ün rolü konusunda çelişkili sonuçlar mevcuttur. Bazı çalışmalarda hastalık durumunda GAT3 ifadesinde artış gözlenirken, bazılarında gen ifadesinde düşüş gösterilmiştir. Fizyolojik ve patolojik önemine rağmen, GAT3'ün protein yapısı ve işlevi henüz tam olarak karakterize edilmemiştir. Bu tez, GAT3'ün C-terminal bölgesinin yapısal stabiliteyi koruma, konformasyonel geçişleri düzenleme ve substrat bağlama etkileşimlerini etkilemedeki rolünü araştırırken, Alzheimer gibi hastalıklar için terapötik uygulamalara potansiyel etkileri olabilecek GAT3'ün yapısı hakkında daha fazla bilgi elde etmeyi amaçlamaktadır. Homoloji modellemesi kullanılarak, C-terminal (+C) ve C-terminal çıkarılmış (-C) varyantları ile hem içe açık (iGAT3) hem de dışa açık (oGAT3) konformasyonlarda protein yapıları oluşturulmuştur. Biyolojik koşullara benzerlik sağlamak için nano ölçekli moleküler dinamik (NAMD) kullanılarak 1000 nanosaniye boyunca moleküler dinamik simülasyonları gerçekleştirilmiştir. Bulgular, C-terminalinin GAT3'ün genel stabilitesine olası katkısını ve protein ve bağlanma bölgesi içindeki dinamik çapraz korelasyonları etkilediğini göstermektedir.Master Thesis Bulut Ortamlarında Güvenli Uygulama Dağıtımının Sağlanması(2025) Bostancı, Hakan; Dağ, HasanBulut bilişim, ölçeklenebilirlik, maliyet avantajı ve esneklik gibi faydaları nedeniyle modern BT altyapılarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Organizasyonlar, operasyonel verimliliklerini artırmak, uzaktan çalışma süreçlerini desteklemek ve daha esnek iş modelleri oluşturmak için giderek daha fazla bulut çözümlerine yönelmektedir. Ancak, bu artan bağımlılık, güvenli uygulama teslimi açısından önemli güvenlik risklerini de beraberinde getirmektedir. Bulut bilişime olan adaptasyonun ve bağımlılığın artmasıyla birlikte, güvenli uygulama teslimini sağlamak kuruluşlar için kritik bir zorluk haline gelmiştir. Bulut ortamlarının dinamik yapısı ve gelişen siber tehditler, hassas verilerin korunması ve sistem bütünlüğünün sağlanması için güçlü güvenlik önlemlerini zorunlu kılmaktadır. Bu tez, bulut tabanlı uygulama tesliminde karşılaşılan temel güvenlik sorunlarını inceleyerek riskleri azaltmaya yönelik kapsamlı bir güvenlik yaklaşımı sunmaktadır.Çalışmada, uygulama güvenliği, API güvenliği, ağ güvenliği, veri şifreleme, kimlik ve erişim yönetimi ve gerçek zamanlı tehdit algılama mekanizmalarını entegre eden çok katmanlı bir güvenlik yaklaşımı benimsenmiştir. Bu yaklaşımda önerilen iyileştirmeler uygulamalı olarak gösterilmiştir. Microsoft Azure üzerinde dağıtılan bulut tabanlı bir e-ticaret uygulaması, güvenlik kontrollerinin uygulanması ve değerlendirilmesi için bir test ortamı olarak kullanılmıştır. Sistem direncini değerlendirmek için penetrasyon testleri, güvenlik açığı değerlendirmeleri ve DDoS ve saldırı simülasyonları gibi güvenlik test metodolojileri uygulanmıştır.Bulgular, geleneksel bulut dağıtımlarında önemli güvenlik açıklarının bulunduğunu ve proaktif güvenlik stratejilerinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Uygulama mimarisini güvenli hale getirme, ağ güvenliği, web uygulama güvenlik duvarı, ddos koruması, kimlik doğrulandırma ve yetkilendirme yönetimi gibi gelişmiş güvenlik önlemlerinin uygulanmasının ardından sistemin siber tehditlere karşı daha güçlü bir koruma sağladığı gözlemlenmiştir. Elde edilen sonuçlar, kuruluşların bulut tabanlı uygulamalarını etkili bir şekilde güvence altına almalarına yönelik uygulanabilir bilgiler sunarak bulut güvenliği alanına katkıda bulunmaktadır.Master Thesis Kadife Sokak Namıdiğer Barlar Sokağı Müdavimlerinin Anlatıları Eşliğinde 'Gece' Üzerine Performatif Bir Araştırma(2025) Mutlu, Nazlı; Erek, Ayşe NurAraştırma, Istanbul gece hayatının belli bir döneminin kültür ve kimlik poltikalarının da etkisiyle bugünün nostaljik bir ideali haline getirilmesini sorunsallaştırıp; gece hayatını, zamanların, mekânların ve kimliklerin çoğaltıldığı akışkan sosyal bir yapı olarak kolektif bellek ve anlatılarındaki sosyal koreografiler üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Bahsi geçen nostaljik İstanbul gece hayatı temsili, tez çalışmasında, erken 90'larla 2000'ler sonu arasında gezinen 'altın dönem'i kapsamaktadır. Çalışma kapsamında, 'altın dönem' fenomenini açığa çıkarmak ve döneme çizgisel olmayan bir tarih okumasıyla yaklaşabilmek adına Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinin 1970-2018 arası arşivinin analizinden, ilgili akademik literatür taraması ve dönem dergilerinin incelemesinden, eski gece hayatı çalışanlarının yayınlanmış açıklamalarından düzenlenen bir haritalama çalışması oluşturulmuştur. Tartışma, Svetlana Boym'un nostalji üzerine olan kuramsal çalışmaları ve Jan Assmann'ın kolektif bellek çalışmaları ile derinleştirilmiştir. Assmann belleği kimlik endeksli bilgi olarak tanımlamaktadır, dolayısıyla hatırlama eyleminin aidiyetin farkına varma olarak almaktadır. Bu doğrultuda, araştırmanın açığa çıkardığı üzere ilgili döneme ait ifadeler Beyoğlu etrafında oluşmasına rağmen Kadıköy baskın mahalle kültürüyle aidiyeti daha görünür kılabilme potansiyelinden dolayı araştırma alanı olarak seçilmiştir. Mahalledeki Kadife Sokak'ın, namıdiğer barlar sokağının, müzikal kimliği ve altkültürlere sağladığı özgür ortam ile 90'ların başında İstanbul gece hayatına giriş yapmıştır ve anlatılarda gittikçe daha da önemli bir yer edinmiştir. Çalışma sokak müdavimlerinin kendilerinin ve gece rutinlerine dair pratiklerinin anlatısıyla kolektif bir Kadife Sokak gecesini hatırlamaya ve canlandırmaya çalışan performatif ve deneysel bir araştırmadır. Kadife Sokak gecelerine yapılan bu yolculukla; gecenin içerdiği zamanlar, mekânlar ve kimlikler üzeri çeşitlikler kimi zaman 'altın dönem'i ziyaret edip kimi zaman kendini hatırlayan beden üzerinden özgürleştirmek amaçlanmıştır. Bahsedilen arşiv çalışmasının yanı sıra, proje Kadife Sokak müdavimleriyle 2 adımda gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış röportajlar ve katılımcıların anlatılarıyla vücut dillerine odaklanan 'Bir Gece Performansı' isimli video işinden oluşmaktadır. Bu çalışma İstanbul gece hayatının, sosyal bir yapı olarak hatırlanması ve ona dair nostaljik imgesi dışında hikayeler anlatma denemesidir. Anahtar Sözcükler: İstanbul Gece Hayatı, Kadife Sokak, reflektif nostalji, öz anlatı, sosyal koreografi, kolektif bellek, kent ritüelleri, dışarı çıkma pratikleri, müdavim, hatırlayan bedenMaster Thesis Safranbolu Kenti Fiziksel Biçimlenmesi ve Sivil Mimarlık Örneklerinin Tarihsel Süreçte Değişimi: Bir TÜBİTAK Projesiyle Karşılaştırmalı Değerlendirilmesi(2025) Keskin, Ebru Ece; Alioğlu, Emine FüsünBu çalışmada Safranbolu'nun tarihi gelişimi incelenmiş ve kentin kültürel katmanları analiz edilmiştir. Antik dönemden günümüze kadar uzanan süreçte Safranbolu'nun yerleşim alanları, aldığı isimler, mahalle yapısındaki değişimler ve stratejik konumu farklı başlıklar altında ele alınmıştır. Tezin odak noktası, Safranbolu'nun UNESCO Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmesine neden olan, günümüze ulaşan tarihi dokusu ve karakteristik sivil mimarlık örnekleridir. Bu kapsamda, Safranbolu Çarşı bölgesinde yer alan geleneksel sivil mimarlık örneklerinden 92 konuta ait kat planları çeşitli kaynaklardan temin edilerek dijital ortama aktarılmış, analiz edilerek plan şemaları oluşturulmuş ve envanter listesi hazırlanmıştır. Bu planlar üzerinden tarihsel süreçte konut mimarisinin önemli unsurları olan 'eyvan' ve 'sofa' öğelerindeki değişimler tespit edilmiştir. Kentin etkin biçimde korunabilmesi amacıyla, Safranbolu Belediyesi arşivinden elde edilen tescil fişleri güncellenmiş; Çarşı bölgesinde incelenen 92 konuta ait envanter fişleri ayrı ayrı hazırlanmış, bu fişlere yapısal değişimleri ve müdahale önerilerini içeren şemalar eklenmiştir. Son olarak, tespit edilen değişimlere yönelik olarak sürdürülebilirlik ilkesine dayanan koruma önerileri sunulmuştur.
